İttihat ve Terakki; Birleşme ve Yükselme

İttihat ve Terakki Osmanlı döneminde başlayan 'yenilikçilik' hareketlerinin başını çekiyordu. Kadrolarını değişik cephelerdeki savaşçılardan seçen bu kuruluş özellikle yurtdışında örgütlenmişti... Birleşme ve yükselme demek olan örgüt Meşrutiyet'in ilanı için verilen mücadeleyi Bab-ı Ali Baskını'yla sonuçlandırmış ve iktidara kadar yükselmişti. Kuşçubaşı Eşref mücadeleye bu örgütle devam etti...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 13 Ocak 2010 Güncelleme 13 Ocak 2010, 00:00
İttihat ve Terakki; Birleşme ve Yükselme

İÇİNDEKİLER

Kuşçubaşı Eşref'in yolunun İttihat ve Terakki'yle nasıl kesiştiğini görmek için biraz daha önceye gidelim; Babası İstanbul'da Vatana Hıyanet suçuyla tutuklanır. Eşref bunun üzerine Osmanlı'nın Hicaz'daki önemli isimlerine suikast düzenler. Bazılarını da kaçırıp alıkoyar. Ancak pazarlıklar sonucu babası salıverilir. İşte bu günlerde Eşref Mısır'a geçer ki amacı aslında Avrupa'ya ulaşıp orada Padişah'ı yıkmak ya da 'yeniliklere' zorlamak için faaliyet gösteren Osmanlı muhaliflerle buluşmaktır. İşte Kuşçubaşı Eşref'in buluşmak istediği Osmanlı muhaliflerini çatısı altında toplayan gizli kuruluş İttihat ve Terakki'dir. 1889 yılında kurulan cemiyetin ilk adı önce İttihad-ı Osmanlı'dır. Sonradan siyasi parti niteliği kazanacak olan Osmanlı Devleti'nin son dönemi olarak nitelendirdiğimiz "1908-1918 Döneminde" üzerinde durulması gereken siyasal kuruluşlardan belki de en önemlisi işte bu"İttihat ve Terakki Cemiyeti"dir. Bu cemiyet, l908-1918 yılları arasında on yıla yakın bir süre Türk siyasi hayatını yönlendirmiş ve damgasını vurmuştur dersek abartmış olmayız.

MEŞRUTİYET İSTERİZ
Önce "İttihad-ı Osmanî" sonra İttihat ve Terakki olarak anılacak olan bu cemiyetin amacını tarihi bir dip not olarak düşelim; "Ülkede yeniden "Meşrutiyet Yönetimi" kurmak, Kanun-i Esasî'yi yürürlüğe koydurarak devleti anayasal yapıya kavuşturmak, kapatılmış olan Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nı açtırmak ve anayasa ile Osmanlı vatandaşlarına verilmiş olan hak ve hürriyetlere yeniden sahip olmak için, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'e ve yönetimine karşı mücadele!" Kuruluş harcını öğrenci-asker-aydınların attığı bu cemiyet öncelikle Askeri Tıbbiye sonra Harbiye, Mülkiye ve Bahriye gibi okullarda hızla yayılır. Tabi omuzlarında 2. Abdülhamit'in tehditlerini ve baskılarını taşıyarak. Subaylar arasında, askerî ve sivil yüksekokullarda, medreseler ve hatta tekkelerde taraftarlarını artıran cemiyet, üyeleri kanalıyla da çeşitli illerde örgütlenir. Cemiyetin böyle hızla yayıldığı, taraftarlarını çoğalttığı günlerde II. Abdülhamit yönetimi, cemiyetin varlığından haberdar olarak, üyelerini takip ettirir ve tutuklatır. Takip ve yakalanmaktan kurtulan birçok cemiyet mensubu yurt dışına kaçar. O dönemde bu türden örgütlerin sayısı giderek artmaktadır. Hatta Mustafa Kemal'in Şam'da 1906'da kurduğu Vatan ve Hürriyet adlı gizli teşkilat da kendini bir zaman sonra feshederek İttihatçılar'a katılmıştır. Önceleri siyasi-sivil bir kuruluş gibi görünen İttihatçılar sonraları katılımların doğal sonucu olarak askeri bir görünüm alır. Resneli Niyazi'nin emrindeki Hürriyet Taburu adını alacak olan kuvvetlerle dağlara çıkışı Abdülhamit yönetimine karşı isyan bayrağı açan ilk askeri girişim olur. Hatta bu güçler Manastır ve Selanik'te Meşrutiyet'i ilan etmiş ve Abdülhamit'i artık merkezde de Meşrutiyet'i ilan etmek zorunda bırakmıştır. İttihat ve Terakki adına giriştiği mücadele de Eşref Kuşçubaşı için yine zorluklarla engellerle doludur. Gıyabında açılan bir dava sonucu Divan-ı Harp'e verilir. Karadğ'a kaçarken yolda tutuklanır ve işkenceden geçirilir. Üsküp'te hapse atılır. Ancak o dönemde Üsküp Vali ve Komutan'ı Mahmut Şevket Paşa da Meşrutiyet yanlısıdır. Müdahalesi sonucu önce işkenceler son bulur sonra mahpusluk. Eşref Bey hiçbir siyasi faaliyette bulunmaması sözü alınarak gözetim altında tutulmak üzere İzmir'e gönderilir. Bünyesinde, çok sayıda asker, sivil, fikir adamı, gazeteci, yazar ve şair isimleri barındıran cemiyetin tüzüğünde 1911 Kongresi'nde yapılan bir değişikle merkezi İstanbul olan bir siyasal parti olduğu belirtilir. Böylece, Türk demokrasisinde ilk siyasî parti olma özelliği İttihat ve Terakki Partisi'nin olmuştur. Bu parti, 5 Kasım 1918'deki son kongresinde kendisini feshetmiş ve Teceddüt Fırkası adıyla yeni bir kimlik kazanmıştır. Sonradan Mustafa Kemal önderliğinde başlayacak olan Mili Mücadele'nin çoğu isimleri ve unsurları işte bu cemiyetin önde gelen isimlerinden olacaktır.