TBMM'de Başbakanlık tezkeresi kabul edildi

TBMM Genel Kurulu, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresini kabul etti.

Giriş Tarihi 23 Eylül 2017, 00:00 Güncelleme 08 Ekim 2017, 10:18
TBMM’de Başbakanlık tezkeresi kabul edildi

İÇİNDEKİLER

TBMM Genel Kurulu, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresini kabul etti.


TBMM, Hükümet'e Suriye ve Irak'a asker gönderme yetkisi veren tezkerenin süresinin uzatılmasını görüşmek üzere olağanüstü toplandı.

Genel Kurul, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın başkanlığında, AK Parti Grup başkanvekilleri Mustafa Elitaş, Naci Bostancı, İlknur İnceöz, Bülent Turan ve Mehmet Muş ile 208 AK Parti milletvekilinin başvurusu üzerine olağanüstü toplandı.

Genel Kurul'da Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yer alıyor.

TBMM Başkanı Kahraman, İçtüzük değişikliğiyle frak giyme zorunluluğunun kaldırılmasının ardından, ilk kez Divan'a koyu renk takım elbise ve kravat ile çıktı.

Kavaslar da yakaları ve kol manşetleri yeşil olan siyah takım elbise ile kravattan oluşan yeni kıyafetleriyle Genel Kurul'da görev aldı.

"MEŞRUİYETİ OLMAYAN BÖLÜCÜ GİRİŞİMLER"

Tezkereye "Meşruiyeti olmayan bölücü girişimler" ifadesi girdi.

TEZKERE
TezkereTürkiye'nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye'nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye' nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de Bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 02.10.2014 Tarihli ve 1071 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile hükümete verilen ve son Olarak 01.10.2016 Tarihli ve 1128 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile 30.10.2017 tarihine kadar uzatılan izin süresinin 30.10.2017 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına Daire Başbakanlık Tezkeresi (3/1185)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.09.2017)

Hükümet adına Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli konuştu:

Türkiye uzun zamandan beri terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Son yıllarda güvenlik tehdidinin boyutu hem artmış hem de küresel ölçeğe taşınmıştır. Türkiye çok büyük bedeller ödemiş ve ödemeye devam etmiştir. Bugün içinde bulunduğumuz coğrafyanın siyasi sınırları yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır. proje 1990'lı yılların başında hayata geçirilmeye çalışılmıştı. Ülkemizin de içinde bulunduğu devletler etkisizleştirilmek ve yeni devletçikler kurulmak istenmiştir. Bu şekilde coğrafya dizayn etmeye çalışanlar tarafından çok kolay yönetilecek hale gelecekti. Terör örgütleri bu proje için birer taşerondan ibarettir. Bu oyunu Türkiye bozmuştur. Terör örgütleri bu dönemde bu projenin hızla sonuçlandırılması için her türlü desteği bazı ülkelerden görmektedirler.

PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD/YPG terör örgütü uzun yıllardan beri o topraklarda yerleşmiş olan halkları oradan çıkararak işgalci bir yapılanmanın önünü açmaktadırlar.

Maalesef ABD ve diğer ülkeler tarafından terör örgütlerine DEAŞ ile mücadele kılıfı altında yardım ve destekler yapılmaktadır.

Ülkemizin güneyinde bu şekilde bir siyasi oluşumun ayakta kalma şansı yoktur. Türkiye böyle bir oluşuma da müsaade etmeyecektir. Dolayısıyla uluslararası anlaşmalara aykırı, terör örgütü tarafından kurulacak böyle bir oluşuma müsaade etmeyiz. Bu konuda uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanıyoruz, kullanmaya devam edeceğiz. PYD/YPG PKK'nın Suriye uzantısıdır. Aralarında hiçbir fark yoktur.

Türkiye Fırat Kalkanı harekatını yapmasaydı DEAŞ toprakları, YPG'ye teslim edecekti.

"REFERANDUM YOK HÜKMÜNDE"
(IKBY'nin referandum kararı) Böyle bir adım çok tehlikeli sonuçları beraberinde getirecek adımdır. Bölgedeki fay hatlarının aktive olmasına neden olacaktır. Zatan şu anda Suriye'de küresel güçler arasında çok tehlikeli yakınlaşmaların olduğunu biliyoruz. Böyle bir referandumdan sonra bu tehlike çok daha görünür hale gelebilir. Böyle bir referandumdan sonra en büyük zararı da dost ve kardeş Kuzey Irak halkı çekecektir.

Çok hassas ve kırılgan dengeler üzerine kurulu bir yapıda bir tuğlanın dahi çekilmesi tüm dengeleri bozacaktır. Ne zaman biteceği bilinmeyecek çatışmaları da beraberinde getirecektir. Referandum daha büyük tehlike ve tehditlerin önünü açabilecektir. Küresel boyutlu bir çatışma ortamına kapı aralayacaktır. Ulusal güvenliğimiz açısından da ciddi bir tehdittir. İsrail hariç bütün dünyanın karşı çıktığı referandum bir akıl tutulmasıdır. Bizim açımızdan yok hükmünde olacaktır. Bütün araç ve yöntemler masadadır. Gerekli tüm tedbirler alınmaktadır ve alınacaktır.

"ÖRTÜLÜ AMBARGO YOLUMUZDAN ALIKOYMAZ"
Buradan bir kez daha bu maceradan vazgeçilmesi, referandumun iptal edilmesi çağrısını yapıyoruz. Türkiye olarak Irak anayasası çerçevesinde çözüm temelinde destek olacağımızı burada söylemek istiyorum. Ülkemizin tehdit ve tehlikeleri savuşturacak imkan ve kabiliyetlere sahip olacağını da söylemek istiyorum. Bu gelişme ile birlikte müttefiklerimizin örtülü ambargo uygulamaları da bizi yolumuzdan alıkoymayacaktır.

MHP adına Grup Başkanvekili Erkan Akçay konuştu:

Gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğimiz açısından hayati önem arz etmektedir. MHP, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması ilkesi ile hareket etmiştir. İkinci husus Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğüdür.

Gayrimeşru ve kabul edilemez bu referandum iş işten geçmeden iptal edilmelidir. MHP tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. Referanduma izin verilemeyeceğini, en ağır yankısının Türkiye'de hissedileceğini, referandum ateşi ile oynayanların kendilerinin yanacağını söyledik. Biz bu tezkereyle bir gece ansızın görünebileceğimiz hususunda şaka yapmadığımızı, oyun oynamadığımızı, Türkiye'nin bekası için her şeyi göze alabileceğimizi kesin bir şekilde söylüyoruz.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın yönettiği oturumda Hükümet adına Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, MHP adına Erkan Akçay, HDP adına Osman Baydemir, CHP adına Öztürk Yılmaz, AK Parti adına Volkan Bozkır söz aldı. HDP'li Baydemir'in konuşmasının ardından Meclis'te tansiyon yükseldi.

  • KAHRAMAN'DAN TEPKİ
    Konuşmanın ardından ardından TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Baydemir'in baştan aşağı tarafgir ve töhmet altında bırakan beyanları olduğunu, zabıtları istediğini ve inceleyeceğini söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı: Mesela bir tanesi, AK Parti, MHP ve diğer şer odaklarıyla yapılan ittifak. Burada şer odağı yok. Bu çatı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısıdır. Burada bölünme, Türkiyeyi bölme, böldürme istikametinde konuşulamaz. Hürriyet, alabildiğine konuşmak hakkı demek değildir. Hürriyet milli, manevi değerleri çiğnemek demek değildir. Çok ciddi ifadeleriniz var. Ben zaptı inceleyeceğim, ondan sonra sizden özür bekleyeceğim.

CHP adına Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz konuştu:

(IKBY Başkanı Mesut Barzani'ye) Sizin attığınız tek taraflı adım bölgeyi taşeronlaştırıyor. Siz bağımsızlığa gitmiyorsunuz, bu referandumdan sonra bağımlılığı açacak bir sürece giriyorsunuz.

AK Parti grubu adına İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır konuştu:

Bugünkü tezkere; hem Irak hem Suriye'de yaşanan son derece ciddi gelişmeler sonrasında ülkemizin, gerektiği takdirde imkanlarını kullanabilmesi, diplomasinin bittiği yerde gerektiği takdirde askeri güçlerini devreye sokabilmesi amacıyla gündeme gelmiş bir konudur.

Irak Anayasasına aykırı hareket etmiş bir yönetimle, eskiden kurduğumuz ilişkileri devam ettirmemiz söz konusu olmayacaktır.