Erdoğan: Eskiden Lawrence vardı, şimdi...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda 4.TÜGVA Gençlik Buluşması programı kapsamında konuşma yaptı.

Giriş Tarihi 27 Mart 2017, 00:00 Güncelleme 27 Mart 2017, 15:52
Erdoğan: Eskiden Lawrence vardı, şimdi...

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya üzerinde iyiye ve güzele dair ne varsa savunan, daima hakkın ve adaletin tarafında olan bir neslin Türkiye'ye, hatta bütün insanlığa kazandırılması için gayret gösterdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlenen 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programı'nda, etkinlikteki gençlerin şahsında, Gazze'nin, Halep'in, Bosna'nın, Rumeli'nin, Kudüs'ün ve Afrika'nın gençlerini gönülden selamladığını söyledi.

Erdoğan, "Buradan acı vatan Almanya'yı sıla eyleyen, onuruyla, vakarıyla helal rızk mücadelesi veren genç gurbetçilerimize muhabbetlerimi yolluyorum. Hollanda'nın polis terörü karşısında hukuktan, demokrasiden asla taviz vermeyen gençlerimizi alnından öpüyorum. Tendürek'i, Amanos'u, Bestler Dereleri'ni, Kutu Deresi'ni, PKK'lı teröristlere mezar eden, El-Bab'ta, Cerablus'ta DEAŞ'a karşı destan yazan Mehmetçiklerimizi yürekten selamlıyorum." dedi.

Bu ülkenin güvenliği için gözünü kırpmadan canlarını ortaya koyan polislere, koruculara, askerlere de bu salondan hep birlikte dualarını ve teşekkürlerini ilettiğini dile getiren Erdoğan, bu vesileyle yüz yıllardır bu toprakları kendilerine vatan kılmak için bir gonca gül gibi toprağa düşen tüm şehitleri rahmetle yad ettiğini aktardı.

Bu kutlu dava uğrunda yaralanan gazilere, ülke ve millet adına şükranlarını sunan Erdoğan, "Rabbim hepsinin yar ve yardımcısı olsun." ifadelerine yer verdi.

Gençlerle geçen yıl Uluslararası Öğrenci Buluşması vesilesiyle bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dünyanın her köşesinden gelen binlerce misafir öğrencimizle çok farklı bir atmosferi çok güzel bir kardeşlik ortamını hep beraber teneffüs etmiştik. Adeta bir Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu andıran o muhteşem toplantının verdiği mesajları çok önemli görüyorum. Bugün siz genç kardeşlerimle bir kez daha kucaklaşmaktan, hasret gidermekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bugün burada bizleri bir araya getiren Türkiye Gençlik Vakfı'na, Sayın Başkan ve ekibine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Türkiye'nin farklı yerlerinden, ülkemizin değişik üniversitelerinden programa katılan siz TÜGVA'lılara hoş geldiniz diyorum. Kurulduğu günden beri TÜGVA'yı, sizlerin yaptığı faaliyetleri çok yakından takip ediyorum. Türkiye Gençlik Vakfımız, maşallah adeta kendisiyle yarışıyor. Ülkemizin 81 vilayetinde ve 150 ilçemizde tesis ettiği temsilcilikleriyle, 40'ı bulan yurtlarıyla vatan sathının tamamında örgütleniyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın düzenlediği konferans, panel ve seminerleri gençlerin ufkunu açan, onlara farklı bakış açıları kazandıran çok kıymetli programlar olarak gördüğünü dile getirerek, yıl sonuna girmeden yeni açılacak genel merkeziyle TÜGVA'nın çok daha etkin, çok daha agresif çalışmalar içerisinde olacağına inandığını anlattı.

Erdoğan, "Burada bir noktanın altını çizerek ifade etmekte fayda görüyorum. Dünya üzerinde iyiye ve güzele dair ne varsa savunan, daima hakkın ve adaletin tarafında olan bir neslin ülkemize, hatta bütün insanlığa kazandırılması için gayret gösteriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Al-i İmran süresinin 110. Ayetini Arapça okuyan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Rabbimiz burada bize ne buyuruyor. Siz insanlık içerisinden çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. Doğruyu emreder, kötüden men edersiniz. Karşımda şu an da ben böyle bir gençliği görüyorum. Bizim arzumuz bu ülke gençliğinin elinde molotofla, taşla, silahla değil, kalemle, bilgisayarlar, kitapla dolaşan bir nesil olmasıdır. Onun için siz böyle bir ümmetin nüvesisiniz, çekirdeğisiniz. Gençler, insana sarf malzemesi gibi bakan, ölümü, öldürmeyi ve şiddeti kutsayan ideolojilere prim vermeyen bir gençlik yetişsin istiyoruz. Derdimiz o. Bu öyle bir gençlik olmalı ki; hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun, hangi fikri savunursa savunsun okumalı, araştırmalı, sorgulamalı, zihnini birilerine asla kiraya vermemeli. Pensilvanya'ya kiraya verenler gibi olmamalı. Adam profesör ama maalesef kiracı. Ondan bir şey olmaz. Onlarla ilgili Peyami Safa'nın çok güzel bir tespiti var ama bu toplulukta o ifadeyi kullanmak istemem."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programı'nda yaptığı konuşmada, şair Fethi Gemuhluoğlu'nun "Vakıf çeşmesi gibi olacak bir gençlik tasavvur ediyoruz" sözünü hatırlatarak, "Karşımdaki gençliği ben böyle görüyorum. Gençler diploma avcılığı yapan değil-FETÖ'cüler gibi-ilim ve hikmet peşinde koşan, hepsinden önemlisi ahlakı hayatına miğfer kılan bir nesil hayal ediyoruz." diye konuştu.

Necip Fazıl'ın vasiyetini hiçbir zaman unutmadıklarını ve unutmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne diyor üstat? 'Son gün olmasın dostum, çelengim top arabam/Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam' işte mesele bu. İşte bu dört adamdan biri olacak gençliğin yetişeceği ümidiyle gecemizi gündüzümüze katıyoruz. O açıdan TÜGVA'yı, öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan çatı olmanın ötesinde, misyon sahibi, ideal sahibi bir vakıf olarak görüyoruz. TÜGVA'yı gençlerimize ana-baba evlerini aratmayacak bir barınma ortamı temin etmenin yanında onların ilmi ve irfani tekamüllerine de imkan sağlayacak bir yuva, bir gönül meclisi olarak telakki ediyoruz. Vakfımızın her bir çatısı, aynı zamanda istikbalimizin teminatı olan gençlerimizi yarına hazırlayan ikinci bir üniversite gibi faaliyet göstermesidir. Buna dikkat edeceğiz. Zira bu gerçeğin hepimiz farkındayız. Manevi kalkınma olmadan maddi ilerlemenin bir kıymeti harbiyesi yoktur. Pusulası vicdan olmayan bir aklın varacağı yer buhrandır, bunalımdır. Aşk ve hikmetle yoğrulmayan bilgi sahibine sadece yüktür. Ahlakın yanına nezaketi, maneviyatın yanına samimiyeti koymadan menzile vasıl olamayız.

Bu sebeple Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam, her seferinde şöyle niyaz etmiştir; 'Allah'ım şu dört şeyden sana sığınırım; faydası olmayan ilimden, huşu duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım'. Resullullah, ümmetine de bu şekilde yakarışta bulunmalarını emretmiştir. Bu kutlu tavsiyeyi hem şahsi hayatımızda, hem de vakıf çalışmalarında kendimize düstur edinmeliyiz. Şu anda salonumuzda bulunan ve gözlerinin ışıltısı yüreğimi ısıtan her bir kardeşimin bu şuurla, bu inançla hareket ettiğini biliyorum. Ortak ideallerimiz doğrultusunda attığımız adımları takdirle karşılıyor, ülkem ve milletim adına sizlerin başarılarından gurur duyuyorum. İnşallah sizler bu anlayış ve hassasiyetle çalışmaya devam ettikçe bizler de TÜGVA'yı her alanda desteklemeyi sürdüreceğiz."

Dünyanın yeni bir değişim, dönüşüm dalgasıyla sarsıldığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülke ve bölge olarak biz de kritik bir dönemden geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz coğrafya çok büyük kırılmalara, sancılara, çatışmalara sahne oluyor. Sizler bu genç yaşınızda kimi zaman yürek yaralayıcı olsa da tarihin dönüm noktalarından birine şahitlik ediyorsunuz. 7. yılına giren Suriye'deki zulüm, yaklaşık 1 milyon kardeşimizin hayatına mal oldu. 3 milyonu ülkemizde olmak üzere yaklaşık 5 milyon Suriyeli geride evlerini, yurtlarını bırakarak dünyanın farklı bölgelerine göç etti. Halep gibi binlerce yıldır medeniyetlere beşiklik etmiş şehirler yıkıldı, enkaza döndü. Irak'ta, Yemen'de, Libya'da etnik ve mezhep temelli çıkar kavgaları sebebiyle kardeş kardeşi katlediyor. Dünyanın en köklü kütüphanelerine, tarihe yön vermiş medreselerine ev sahipliği yapmış, İslam beldeleri harap oluyor. Son bir umutla can havliyle kendilerini Avrupa kapılarına atan mültecilerin karşılaştıkları insanlık dışı muameleler hepimizi yürekten yaralıyor."

"CÜBBELİ, SAKALLI MODERN LAWRENCE'LAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, on yıllardır Türkiye'ye demokrasi dersi veren, kendileri dışındaki ülkeler için insan hakları karneleri hazırlayan kimi Avrupa ülkelerinin vicdanlarını iptal ettiğini vurgulayarak, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz.

İpleri kendilerini kullanan güçlerin elinde olan bu katil sürüleri, İslam dışı, insanlık dışı eylemleriyle bölgemizin parçalanmasına taşeronluk yapıyorlar. Nasıl bir asır önce coğrafyamızdaki ülkelerin sınırları kanla, gözyaşıyla ve fitneyle çizilmişse bugün de aynısı terör şebekeleri üzerinden yapılmak isteniyor. Yüz yıl önce Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerlerin insanları gibi giyinen Lawrence vardı. Bugün de cübbeli, sakallı, hoca ve alim kılıklı modern Lawrence'ler aynı şeyi yapıyor. Bir asır evvel Sykes ile Picot arasında yapılan gizli anlaşmalar vardı, bugün de kapalı kapılar arkasında süren kirli pazarlıklar var. Yunus ne diyor; 'Dervişlik olaydı taç ile hırka biz dahi alırdık 30'a, 40'a.' İman başka bir şey, inanç başka bir şey. Figüranlar, argümanlar, oyuncular farklı olsa da kurgulanan oyun aynı oyun." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı gafiller ülkemize baktıkça yeni Sevrlerin hayalini kurabilir ama ben bu muhterislere 15 Temmuz gecesi yazılan kahramanlık destanını hatırlatmak istiyorum. Orada F16'lar karşısında yılmayan gençler vardı. Tankların karşısında yılmayan gençler vardı. Helikopterlerden atılan o mermiler karşısında yılmayan gençler vardı. Ama Kılıçdaroğlu, sen neredeydin? Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun. Halbuki biz seninle Atatürk Havalimanı'nda buluşabilirdik ama yoktun. Neymiş, Bakırköy'e gitmiş. Destan yazan gençliği ben karşımda görüyorum. Destan yazacak gençliği de karşımda görüyorum. Onun için durmak, yok yola devam." dedi.

Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlenen 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programındaki konuşmasında, imanın, inancın başka bir şey olduğunu belirterek, figüranların, argümanların, oyuncuların farklı olsa da kurgulanan oyunun aynı olduğunu belirtti.

Bölgenin geleceğinin ipotek altına alınmak istendiğini, Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan, İkinci Dünya Savaşı sonrası tahkim edilen nizamın bugün aynı kodlarla yeniden kurgulandığını dile getiren Erdoğan, "Millet olarak imtihanımız büyüktür. Müslümanlar olarak sorumluluğumuz ağırdır. Şartlar ne olursa olsun bu imtihandan başarıyla çıkmak boynumuzun borcudur." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, herkesi derinden etkileyen bu acılar karşısında sergilenen çifte standardın gençleri kimi zaman ümitsizliğe, kimi zaman kızgınlığa sevk ettiğini bildiğini vurgulayarak, şunları şöyle devam etti:

"Okuduklarınızın, seyrettiklerinizin, sosyal medyaya kesintisiz şekilde boca edilen vahşet görüntülerinin sizleri karamsarlığa yönelttiğini biliyorum. Unutmayın, bizler Müslümanız ve bizler Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmeyeceğiz. Bizler 'Maliki Yevmiddin' olan, din gününün sahibine, yerlerin ve göklerin Rabbine inanan insanlarız. Bizler zulüm ile yapılan binanın hiçbir zaman payidar olmayacağına, tarihte yüzlerce kez şahit olmuş bir inancın mensuplarıyız. Birilerinin, sizin bu duygularınızı istismar etmesine asla fırsat vermeyin. Bu tablo gönlünüzde ümit tomurcuklarının yeşermesine mani olmasın. Unutmayın, her imtihan, bir imkandır. Gecenin en karanlık olduğu an, şafağın sökme anıdır. Şairin dediği gibi 'Tasalanma yiğidim, zaman bizden yanadır / Külümüzden yükselen duman, bizden yanadır / Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır / Dünya düşman olsa da iman bizden yanadır / Kapıları açacak coşkun bin niyaz kaldı / Ufka bir bak yiğidim, inkılaba az kaldı.' Mesele bu. Asla ese düşmeyin, umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin. Çünkü istikbal Allah'ın izniyle bizimdir, hiç şüpheniz olmasın. Çünkü sizler çok büyük bir medeniyetin, tarihe destan yazmış köklü bir milletin evlatlarısınız. Bizim atamız Sultan Alparslan'dır. Osman Gazi'dir, Orhan Gazi'dir, Yavuz'dur, Kanuni'dir, Sultan Abdülhamit'tir. Velhasıl bizim ecdadımız dünyaya asırlarca nizam vermiş Osmanlı'dır, Selçuklu'dur."

"EY KILIÇDAROĞLU, SEN O ONBEŞLERİ GÖRDÜN MÜ?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhuriyetin kendileri için yeni bir dönem olmadığını, cumhuriyetin bir devam olduğunu belirterek, "Selçuklu, Osmanlı... Cumhuriyet bir devamdır. Sizler birilerinin hasta adam olarak görüp, cenaze merasimi için geldiği bir dönemde, Çanakkale'yi yedi düvele mezar etmiş bir milletin mensuplarısınız. Sizler, Seyid Onbaşılar, Mahmud Yüzbaşılar, Yahya Çavuşlar ve başlarında Gazi Mustafa Kemaller olmak üzere, Çanakkale destanını yazmış bir neslin evlatlarısınız. Öyle ki düşmanlarımız bile Çanakkale'de şehit düşen askerlerimizi, vakti gelmeden solan gül goncasına benzetmişlerdir. Çünkü bu savaş gençlerin, körpe fidanların, ana kuzusu on beşlilerin savaşıydı. Ey Kılıçdaroğlu, sen o on beşleri gördün mü? Gazi Mustafa Kemal'in partisinin başıyım diyorsun. Ne diyor Gazi Mustafa Kemal, 'Gençler Cumhuriyeti size emanet ediyorum.' diyor. Her şey ortada." değerlendirmesinde bulundu.

Çanakkale'nin ayağında çarığı, doğru düzgün üniforması, silahında mermisi olmayan o genç Mehmetçiklerin savaşı olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İşte sizler tüm imkansızlıklara, tüm yokluk ve yoksulluklara rağmen, tarihe 'Çanakkale geçilmez' diye yazdırmış bir ecdadın torunlarısınız. Bütün bu hadiseleri mazide kalmış olaylar olarak görebilir, bazı gafiller ülkemize baktıkça yeni Sevrlerin hayalini kurabilir ama ben bu muhterislere 15 Temmuz gecesi yazılan kahramanlık destanını hatırlatmak istiyorum. Orada F16'lar karşısında yılmayan gençler vardı. Tankların karşısında yılmayan gençler vardı. Helikopterlerden atılan o mermiler karşısında yılmayan gençler vardı. Ama Kılıçdaroğlu, sen neredeydin? Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun. Halbuki biz seninle Atatürk Havalimanı'nda buluşabilirdik ama yoktun. Neymiş, Bakırköy'e gitmiş. Destan yazan gençliği ben karşımda görüyorum. Destan yazacak gençliği de karşımda görüyorum. Onun için durmak yok yola devam. Ne diyor Akif, 'Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek / Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar / O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar / Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilal uğruna, ya Rab ne güneşler batıyor.' İşte ben o gençliği karşımda görüyorum. Hepiniz bir hilal uğruna yola çıkmış güneşlersiniz. Sizi öyle görüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi bir hilal uğruna 249 güneşimizin batışına şahitlik ettik. Ama biliyoruz ki biz de daha nice 249 güneşler var. Milletimiz o gece tankların altında ezildi, bombaların altında parçalandı, helikopterler ateşinin altında can verdi ama namusunu çiğnetmedi. Şimdi ben Safiye kardeşimizi unutabilir miyim? Safiye kardeşimizin o elinde silahıyla duran alçağın üzerine gidişini unutabilir miyim? Yılmadı, üzerine gitti ve onlar ona elleriyle çeşitli hareketler yaptılar ama yılmadı. Çünkü Nene Hatunların torunları farklıdır."