Soylu'dan HDP'ye gensoru tepkisi

TBMM Genel Kurulunda, HDP tarafından kendisi hakkında verilen gensoru önergesine tepki gösteren İçişleri Bakanı Soylu, "PKK örgütüymüş, TAK örgütüymüş, YPG'ymiş, 'Bu ülkeyi kan gölüne döndürüyorsunuz' diye bana vereceğiniz gensoruyu acaba Kandil'e hiç sormayı düşündünüz mü?" dedi.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 04 Ocak 2017 Güncelleme 04 Ocak 2017, 09:26
Soylu’dan HDP’ye gensoru tepkisi

İÇİNDEKİLER

TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanı Soylu hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.

Gensoru önergesiyle ilgili oylamanın bitiminde verilen aradan sonra HDP'nin komisyonlarda boş bulunan üyelikleri için seçime geçildi. TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, karar yeter sayısı bulunamayınca birleşimi bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı. Kişisel Verileri Koruma Kuruluna iki üyelik için seçim de bugüne kaldı.

"TÜRKİYE, SON 300 YILININ EN GÜÇLÜ DÖNEMİNDEDİR"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Birçok saldırıyla karşı karşıyayız ama Türkiye, Karlofça'dan itibaren son 300 yılının en güçlü dönemindedir, en güçlü anındadır ve en güçlü zeminindedir." dedi.

Soylu, TBMM Genel Kurulunda kendisi hakkında verilen gensoru önergesine ilişkin yaptığı konuşmada, terörü yöneten odakların 1978'den itibaren PKK eliyle terörü kurumsallaştırmaya ve araçsallaştırmaya çalıştığını söyledi.

Türkiye'deki darbelerin hiçbirinin dışarıdan bağımsız gerçekleşmediği belirten Soylu, "PKK'nın da dışarıdan ciddi destek aldığı, para, silah ve yardım aldığı, Türkiye içinde ve Ortadoğu'da bir araç olarak kullanıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin terörle mücadele sürecini sadece içerideki basit bir silahlı çeteyle mücadele olarak görmek ciddi bir tespit hatasıdır." diye konuştu.

Soylu, Türkiye'nin terörle mücadelesinin, aslında küresel güçler ve terörü araç olarak kullanan bir üst akla karşı verilen bir mücadele olduğunu vurguladı.

Türkiye'ye karşı PKK, FETÖ, DEAŞ ve aşırı örgütler eliyle bu mücadeleyi yürütenlerin birinci amacının ülkeyi bölmek, en azından gücünü azaltmak, Ortadoğu'da ekonomisi, kültürü, milli birliği ve kardeşliğiyle ayakta durabilen, gelişen bir Türkiye'yi engellemek olduğunu vurgulayan Soylu, "Türkiye'nin geliştiği veya gelişmeye başladığı ve bunun kaydolduğu dönemlerde terörün, iç çatışma girişimlerinin tırmanması bunun en açık göstergesidir." değerlendirmesini yaptı.

Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"3 Mayıs 2013, Sinop Nükleer Santrali yapım sözleşmesi imzalandı, bedeli 22 milyar dolar. Yine, 3 Mayıs 2013'te üçüncü havalimanı ihalesi yapıldı, bedeli daha sonraki katkılarıyla beraber 25 milyar avro. 14 Mayıs 2013'te IMF borcu bitiriliyor. Mayıs 2013 itibarıyla borçlanma faizi tarihin en düşük seviyesinde, oran yüzde 4,5. Peki, bunun sonunda ne oluyor? 11 Mayıs'ta Reyhanlı saldırısı gerçekleşiyor, 28 Mayıs 2013'te de Gezi olayları başlıyor.

Rusya'yla yakınlaşmaya başlıyoruz. Coğrafyamızdaki en önemli adımlardan birisi olarak nitelendiriliyor ama ne zaman bu yakınlaşma başlıyor ve bölgesel sürecin, barışın, büyük bir adımın gerçekleşmesi için önemli bir safha gelişiyor, Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşiyor. Yetmiyor, en son Dışişleri Bakanımızın Moskova'da olduğu tarihte Rus Büyükelçisi Karlov Türkiye'de katlediliyor. İstanbul Beşiktaş stadyumundan başlayan ve ardından hemen Kayseri'de, daha sonra Rus Büyükelçisi Karlov'un katledilmesi ve son olarak İstanbul'daki saldırı, çok profesyonelce hazırlanmış, içeriyi dışarıyı bilmeyen, her hattını bir şekilde hesap edemeyen bir anlayışın gerçekleştiremeyeceği, Sinop nükleer santraliyle, üçüncü havalimanıyla, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle ilişkilendirebileceğimiz olaylar dizisidir."

"TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİLDİR"
Terörün kullanımındaki bir amaç gelişmeyi engellemekse, başka bir amacın da Türkiye'nin kardeşliği, medeniyet birikimi ile bir arada yaşama kültürünün, gönül coğrafyası ve dünyaya umut vermesinin engellenmesi olduğunu anlatan Soylu, "PKK ve onunla aynı çizgide buluşan FETÖ, PKK'nın uzantıları KCK, YPG, sınırımızın dışında gelişen ama önemli hedefleri içinde yer aldığımız DEAŞ terör örgütü de ülkemizin bu gelişmesine karşı küresel güçlerin sahaya sürdükleri son argümanlardır." ifadelerini kullandı.

Terör, terörizm, terörün mücadele alanları ve eylem türlerinin çeşitlendiğini dile getiren Soylu, buna karşın Türkiye'nin eski Türkiye olmadığının bilinmesi gerektiğine dikkati çekti.

Soylu, şunları kaydetti:

"1699 Karlofça, bizim gerilemeye başladığımız dönemdir. 2002 yılından itibaren de Türkiye bu tarihini ters yüz etmiştir. Birçok saldırıyla karşı karşıyayız ama Türkiye, Karlofça'dan itibaren son 300 yılının en güçlü dönemindedir, en güçlü anındadır ve en güçlü zeminindedir. Ekonomisi güçlenmiştir, siyasi istikrarı ve iradesi güçlenmiştir, demokrasisi güçlenmiştir, güvenlik kapasitesi ve teknolojisi de güçlenmiştir."

Artık, patlayan bombalar ve günübirlik kur hareketleriyle siyasi istikrarı sarsılan, koalisyonlarla felç edilen bir Türkiye olmadığını söyleyen Soylu, "Türkiye, 21'inci asrın vebası olan terörle mücadelesinde bugün, hiç olmadığı kadar kararlıdır, güçlüdür ve sona yaklaşmıştır." görüşünü dile getirdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "PKK örgütüymüş, TAK örgütüymüş, YPG'ymiş, 'Bu ülkeyi kan gölüne döndürüyorsunuz' diye bana vereceğiniz gensoruyu acaba Kandil'e hiç sormayı düşündünüz mü?" dedi.

Soylu, TBMM Genel Kurulunda kendisi hakkında verilen gensoru önergesine ilişkin yaptığı konuşmada, gensoru metninde belediyelerdeki görevlendirmelere ilişkin eleştirilere yer verildiğini anımsatarak, uygulamaların hukuki boyutları hakkında bilgi verdi.

Belediye başkanı ve başkan vekili görevlendirmelerinin sadece terör suçları nedeniyle görevden uzaklaştırılan ya da tutuklanan belediye başkanlarının yerine yapıldığını vurgulayan Soylu, "Şu ana kadar 9 il, 45 ilçe, 9 belde olmak üzere toplam 63 belediye başkanı PKK ve FETÖ terör örgütleriyle ilişkisi nedeniyle görevden alınmıştır. Bu 63 belediyenin tamamına görevlendirme yapılmış ve belediye hizmetleri aksamadan sürdürülmektedir. Ayrıca 154 meclis üyesi de aynı sebepten görevden alınmıştır. Görevden alınan bu kişilerden 42 belediye başkanı ve 95 meclis üyesi adli makamlarca tutuklanmıştır." diye konuştu.

Soylu, görevden uzaklaştırılan ya da tutuklanan belediye başkanlarının terörle bağlantılarını anlatan fotoğraflarla örnekler verdi.

Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Van Büyükşehir Belediyesi VASKİ Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanı'na kayıtlı görevli hizmet aracı. Yani biz bu belediyeleri niçin görevden aldık ve niçin bu belediyeler şu anda geçici görevlendirdiğimiz kişiler tarafından idare ediliyorlar? 15 Haziran 2016 tarihinde silahlı çatışmaya karışmış, araçtaki 3 terörist etkisiz hale getirilmiş. Yapılan arama sonucu araçta bir kalaşnikof marka otomatik tüfek, iki el bombası, bir roketatar..."

Mardin'in Dargeçit ilçe Belediyesine ait bir traktörde 7 roketatar, 5 kalaşnikof, bir kanas ele geçirildiğini dile getiren Soylu, HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu'na, "Biraz önce melek yüzlüydünüz hanımefendi, niye nefret dolu bakışlarla bana bakıyorsunuz?" ifadesini kullandı.

Şırnak Belediyesi hizmet binasında 28 Haziran 2016'da 19 havan mermisi ve bir tabanca ele geçirildiğini aktaran Soylu, 3 kişinin şehit olduğu, 40 kişinin yaralandığı Mardin Artuklu Cevizlik Jandarma Karakoluna yapılan bombalı araç saldırısında kullanılan aracın Mazıdağı Belediyesine ait olduğunu belirtti.

Soylu, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası güvenlik güçlerine karşı hendek kazmak, barikat hazırlamak için söz konusu belediyelerin iş makinelerinin kullanıldığına dikkati çekerek, belediye araçlarının terörist cenazelerine hizmet ettiği, belediye kaynaklarının terör toplantıları için kullanıldığı, sosyal yardımların sadece dağdaki teröristlerin ailelerine dağıtıldığı gibi birçok örneğin bulunduğunu söyledi.

Söz konusu belediyelerin terör örgütüyle doğrudan ilişki içinde bulunduğuna dair denetim raporları ve hukuki delillerin net bir şekilde ortada olduğunu ifade eden Soylu, gensoru önergesindeki başka bir hususun da kapatılan dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili olduğunu anlattı.

Süleyman Soylu, şöyle devam etti:

"Türkiye'de halihazırda 110 bin dernek var. Bunun bin 125'i FETÖ, 189'u PKK/KCK, 20'si DHKP-C, 8'i DEAŞ iltisaklı olmak üzere kapatılmıştır. Kapatılan bu derneklerin somut faaliyetleri arasında yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasının yapılması, Türkiye Cumhuriyeti'ni aşağılayıcı ifadelere yer verilmesi, bölücü ve diğer tutuklular için açıklama yapılması, dernek etkinliklerinde teröristbaşının posterlerinin asılması gibi eylemler yer almaktadır. Van'da bir kadın derneği, ilginç bir dernek, gelirlerinin yüzde 92'si yurt dışı kaynaklı. 2013'te yurt dışı geliri 18 bin 247. 2014'te durup dururken fırlıyor, 234 bin 180 oluyor, 2015'te 191 bin 167. Dernek 2004'te kurulmuş. Sivil toplum işleri yapanlar vardır aranızda hatta milletvekilliği yapıyorsunuz. Bir derneğe veya bir spor kulübüne 10 bin liralık bir yardımın bile ne kadar zor olduğunu hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ve zorluk çekiyoruz. Şimdi, dünyanın değişik ülkelerinden, birtakımını da PKK'yla olan ilişkilerinden yakın tanıyoruz, kurulduğu günden kapatılana kadar 767 bin 795 avro, 184 bin 590 lira, 57 bin 199 sterlin, 92 bin 761 dolar, 20 bin İsveç kronu yardım almış."

Diyarbakır Belediyesinde çalışan her işçiden Sarmaşık Derneği için 200 lira alındığını ifade eden Soylu, bunlar hakkında devletin gereğini yerine getirdiğini bildirdi.

"310 ERKEK, 31 KIZIMIZI DAĞA ÇIKARDILAR"
Çok sayıda çocuğun, okula gitmek için otobüs beklerken kaçırıldığını, hayatlarının karartıldığını dile getiren Soylu, "18 yaş altı 310 erkek ve 31 kadını yani kızımızı dağa çıkardılar." bilgisini paylaştı.

Görevlendirme yapılan belediyelerde şu anda hizmet üretildiğini vurgulayan Soylu, bölgedeki insanların, birlik, beraberlik, kardeşlik içinde hukuk ve demokrasi çerçevesinde yaşamak istediklerini belirtti.

"KANDİL'E SORMAYI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?"
Bölgede teröre tepki amacıyla yapılan yürüyüşleri hatırlatan Soylu, şunları kaydetti:

"İnsanlar niçin şu teröre lanet yürüyüşlerini Hakkari Çukurca'da ve Hakkari Yüksekova'da yaptılar, niçin ay yıldızlı bayraklarla sokağa döküldüler ve 'Artık yeter!' diyorlar? Terör örgütüne, PKK'ya, bizim milletimizi, etnik kimliğimizi istismar edenlere 'hayır' diyorlar. PKK örgütüymüş, TAK örgütüymüş, YPG'ymiş, 'Bu ülkeyi kan gölüne döndürüyorsunuz' diye bana vereceğiniz gensoruyu acaba Kandil'e hiç sormayı düşündünüz mü? Bu ülkenin ortak değerlerini bunlara bırakmayalım, istismar etmeyelim, istismar ettirmeyelim, sadece ve sadece bu ülkenin yarınlarına huzurla ve güvenle gidelim. Hiç merak etmeyin, Türkiye'yi tehdit eden ne kadar unsur varsa bunları ortadan kaldırmak, Kandil'i de öbür taraftan Sincar'ı da bu terör örgütlerini de şu Grubun, şu Hükümetin ve bu Meclisin namusudur, biz bu namusun gereğini yerine getireceğiz."