En ağır görev

Nalan Özen, henüz kundaktayken polis babası şehit düştü. Teröre inat okuyup babasının izinden yürüdü. O artık Adana Emniyeti'nde şube müdürü. Şimdi ise şehit ailelerine acı haberi vermekle yükümlü...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Eylül 2015 Güncelleme 16 Eylül 2015, 01:43
En ağır görev

İÇİNDEKİLER

Kalleş saldırıların ardı arkası kesilmedi. Kanla beslenen hainler, birbiri ardına pusular düzenledi. Kahramanların şehit haberi, yürekleri deldi geçti. Adana Emniyet Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Şube Müdürü olan şehit kızı Nalan Özen'in görevi ise o acı haberi şehit ailelerine vermekti. Adanalı polis memuru Hüseyin Özen, 1974'de girdiği çatışmada şehit düştü. Şehitten geriye ise henüz 16 aylık bir bebek ve acılı bir eş kaldı. O bebek Nalan Özen'di. Özen, hiç görmediği babasının izinden gidip polis olmaya karar verdi. Meslek hayatına Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nde başlayıp, İstanbul, Malatya ve Kırklareli'nde devam etti.

SON 1 HAFTADAKİ BÜYÜK ACI
Özen, 2011 yılında Adana'ya emniyet amiri olarak tayin edildi. Ardından da Adana Emniyet Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Şube Müdürü olarak görevlendirildi. Görevi ise şehit ailelerine acı haberi vermekti. İşte son bir haftada yaşananlar Özen'in en acı anları oldu. Çünkü son bir haftada Adanalı 6 polis terör saldırılarında şehit düştü. 2 çocuk annesi Nalan Müdür, gözyaşlarını içine akıtıp şehitlerin şehadet haberini ailelerine ulaştırdı.

'GÖZYAŞLARIMI İÇİME AKITIP...'
Şehit haberi geldiği anda naaşın ve ailelerin karşılanması gibi birçok ayrıntıyı düşünüp eksiksiz olarak hazırlatan Nalan Özen, şunları söyledi: "41 senelik şehit kızıyım. Onların yaşadığı acıyı her seferinde de bir kez daha yaşıyorum. Bazen bir anne, bazen bir şehit çocuğu olarak empati kurup destek oluyorum. Ama keşke görevimi yapmak durumunda kalmasam. İçim acımasına rağmen gözyaşlarımı içime akıtıyorum." Son bir haftada Adana'ya 6 şehit haberinin geldiğini belirten Özen, şöyle devam etti: "En zoru, Murat Savaş Kale şehidimizin 40 günlük bebeğini kucağıma almak oldu. O da benim babasız kaldığım dönemlerdeki gibi küçücük bir yavruydu. Bu sırada gözyaşlarıma hakim olamadım. Bir de Tunceli'de kızı ile birlikte saldırıya uğrayan Kadir Özkara'nın naaşını İncirlik Havaalanı'ndan alırken duygularımı engelleyemedim. Şehit Özkara'nın oğlu 'Ben de artık bir şehit çocuğuyum, şehit oğluyum' dediği anda bittim."