HDP provokatör

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya ve Belçika ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere önemli açıklamalar yaptı: HDP çözüm sürecini provoke ediyor. Ve hiçbir zaman çözümün yanında yer almadılar. Eğer öyle olsaydı billboardlara kan akan musluk resmi asmazlardı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 12 Mayıs 2015 Güncelleme 12 Mayıs 2015, 03:44
HDP provokatör

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya ve Belçika ziyaretlerindeki heyecan ve coşkuyu iyi gördüğünü söyledi. Erdoğan, dönüş yolunda da çok önemli açıklamalar yaptı:

HDP'nin, Kandil'e söz verdikleri şeyi yapmamalarına ve Çözüm Süreci konusunda ne düşünüyorsunuz?
Çözüm Süreci'nde hükümetimizin samimiyetine inanıyorum. Muhalefetin samimiyeti diye bir şey yok. Ama hükümet bu konuda kararlı.
HDP dezaten bu işi çok farklı bir şekilde provoke ediyor. Ve hiçbir zaman çözümün yanında yer almadı. Eğer bunun yanında yer almış olsaydılar Van'da bilbordlara kan akan musluk resimleri asmazlardı. Bu davranışların hepsi provokasyon amaçlıdır. Onun öncesinde birçok olaylar oldu.

Suriye konusundaki gelişmeler...
Şimdi Suriye'yle ilgili konuya gelince Kobani konusunda hükümet olarak bizim gösterdiğimiz ki o dönem başbakandım. Hassasiyeti kimse göstermedi. Cumhurbaşkanı olduğum zamandan itibaren de takipçisi oldum. ABD'ye, Sayın Obama'ya 'gelin burada Özgür Suriye Ordusu'yla bir adım atalım' dedik. Olumlu bakmadılar. 'Peşmerge'yle atalım' dedik, onlar 'PYD' dediler. Ben de dedim ki 'bizim için PYD, PKK terör örgütünün eşdeğeridir.' Bunu kendisine telefon görüşmemizde söyledim. Hani o malum C-130'larla silah yardımının yapıldığı zamanlar. Sonra dediler ki '2 gün içerisinde Kobani gidiyor." Ben de dedim ki 'Kobani gitmez.' Ayrıca Kobani'de kimse yok, Kobani'deki herkes şu an bizim ülkemizde misafir. Buraya bu tür bir yardımla girerseniz yanlış yaparsınız.
Bu silahlar PYD'ye veya DEAŞ'ın eline geçer.
Yanımda arkadaşlarım da vardı. Böylelikle silahların yarısı DEAŞ'ın eline bir kısmı da PYD'nin eline geçti.

Son zamanlarda Suriye ile ilgili 'Savaşa gireceğiz' iddiası ortaya atıldı.
Bu iddiayı ortaya atan zat, esasen ortaya bir yalan attı. Aynı gün Genelkurmay Başkanımız'la rutin görüşmemiz vardı. O da şakayla karışık "Şu an da Suriye'ye bir harekat yapacak olan ordunun komutanının Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanında ne işi var" dedi.
Bu tür iddialar ortaya atılması, bunların devlet yönetiminden çok uzak olduklarını gösteriyor.

Kenan Evren vefat etti. Evren'e devlet töreni olacak mı? Katılacak mısınız?
Cumhurbaşkanlarının defni ile ilgili belirlenmiş düzenlemeler var. Aile, Ankara'daki devlet mezarlığında defnini istiyor. Değerlendirmemizi yapacağız. Şu an katılmak gibi bir düşüncem yok. Ama Cumhurbaşkanlığı makamı adına temsilen bir arkadaşım törene katılır.

İngiltere'de seçimi kaybeden 3 lider istifa etti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
1 saat içerisinde 3 siyasi partinin genel başkanları istifa etti. Bu çok çok önemli bir ders.
Önümüzdeki süreç dünya siyasetinde bizi çok farklı örneklerle karşı karşıya bırakacaktır.

Muhalefet bu ekonomik vaatlerin bir karşılığı var mı sizce?
Ben halkımızın bu tür kurusıkı atma olayına değer verdiğini zannetmiyorum.
Ben Başbakanlığım ve Genel Başkanlığım döneminde hiçbir zaman yapılamayacak bir şeyi vaat etmedim. Asgari ücretle ilgili biri 1.400 diyor. Diğerleri, 1.500, 1.800 ve 5.000 diyor. O zaman 5.000 diyenin bütün oyları toplaması lazım. Asgari ücret aslında bir korumadır. Azami ücret yoktur burada.

Savcılık "Fethullahçı Terör Örgütü" dedi. Kırmızı Kitap'a girmiş bir terör örgütü olduğunun belirtilmesine rağmen medyaları aracılığıyla propagandayı sürdürüyorlar?
MGK biliyorsunuz 'legal görünüm altındaki illegal terör örgütleri' ifadesini kullandı.
Hükümetimiz de gerekli yerlere bunun bildirimlerini yaptı ve tekrar MGK'da hazırlanan taslak ile Kırmızı Kitap tüm bakanlıklar ilgili kurumlar gözden geçirdiler. Ve gözden geçirildikten sonra riyasetimdeki Bakanlar Kurulu'nda değerlendirme yapıldı.
MGK Sekreterliği son halini tekrar Başbakanlığa gönderdi ve son hali de bugün yarın gelmiş olacak ve böylece Kırmızı Kitaba girmiş olacak.
Kırmızı Kitaba girdikten sonra burada yargı mercilerinin de bakışı değişecek. Çünkü bu milli güvenlikle ilgili bir durum. Burada dünyada silahlı terör örgütleri olduğu gibi silahsız terör örgütleri de var. Bu silahsız örgütlerin de kendilerine göre stratejileri, taktikleri var. Yargıda olanları takip ediyoruz.
Bu ülkenin tarihinde yargı mensuplarından savcı veya hakim hiç tutuklanan oldu mu?
Bu farklı bir olay.
Burada bu tutuklama süreci muhtemelen diğerleriyle devam edebilir. Görünen o.

Diyanet kurumuna yönelik, Paralel Yapı, CHP ve HDP'den dozu gittikçe artan ağır ithamlar görüyoruz.
Oldukça hassas olan bu kuruma yapılan saldırılar gayrı ahlakidir.

İsrail'le önümüzdeki dönemlerde nasıl bir ilişki içerisinde olacağız?
Yani biz baştan beri bir şey söyledik. Biz yine aynı noktadayız. İsrail'in bölgede tek görüşebildiği, alış veriş yapabildiği ülke Türkiye'ydi. Ama Türkiye'yi Mavi Marmara'yla kaybetti.
Mavi Marmara olayından sonra Sayın Obama'nın devreye girmesiyle özür dilendi. Özre ilaveten tazminat ve Filistin'e ambargonun kalkmasını istemiştim.
Bunlar gerçekleşmediği sürece ilişkilerimiz normale dönmez. Bakın Filistin'e yapılan zulüm dünyada hiç kimseye yapılmıyor.

Sayın başbakan ve Sayın Gül' arasında Pensilvanya'ya gitme konusunda açıklamalar oldu. Ne düşünüyorsunuz?
Bizim bu nokta kelime yanlışına düşmemiz doğru olmaz. Ahmet beyin Pensilvanya'ya gitmesinden benim bilgim var. İzin almıştır ve oraya gitmiştir. Fakat Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüştüler mi doğrusu bilmiyorum.
Kaldı ki zaten oraya gitmesi konusunda izin alması gereken makam benim. O aralar zaman zaman milletvekillerimizi Pensilvanya'ya götürme adeti başlamıştı. Tezgah derin, hedefler farklı, bunlar muhtemelen daha sonraki günlere yönelik adımlardı. Tabi bir dönemden sonra ben arkadaşlara 'Pensilvanya'ya gitmeyeceksiniz' demeye başlamıştım. Çünkü rahatsız olmuştum.
Abdullah Bey'le aralarında ne geçmiştir bilmiyorum.

Durdurulan MİT tırlarıyla ilgili Batı'yı savunan yazarlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı olarak söylüyorum: Hiç kimse kalkıp "MİT, El Kaideye silah gönderdi" diyerek, bu tür iftiralar atarak, istihbarat teşkilatımızı zan altında bırakamaz. Eğer haysiyetleri varsa, ispatla mükelleftirler. Bunu ispat edemeyenler, kalkıp bizim milli istihbarat teşkilatımızı zan altında bırakamazlar.

Seçim güvenliğiyle görüşleriniz neler?
Sandık güvenliği noktasında tüm tedbirleri İçişleri Bakanlığı ve jandarma almış durumda. Silahlı kuvvetler de gereken desteği verecekler ve sandık güvenliği sağlanacak. Bir de siyasi partilerin sandıklarına sahip çıkması gerekiyor. Çok yüksek bir katılımla Cumhuriyet tarihindeki en büyük katılım rekoru kırılacaktır.