Albayrak’tan Zaman’a sert yalanlama

Zaman Gazetesi’nin İhlas Holding’den bedavaya 1 milyon liralık ev aldığını iddia ettiği Nuh Albayrak, iddialara sert cevap verdi.

Giriş Tarihi 25 Aralık 2014, 00:00 Güncelleme 25 Aralık 2014, 09:55
Albayrak’tan Zaman’a sert yalanlama

İÇİNDEKİLER

Zaman Gazetesi'nin Star'ın yeni yanı yönetmeni Nuh Albayrak'a yönelik saldırıları devam ediyor. Zaman Gazetesi, Albayrak'ın İhlas Holding'den 1 milyon dolarlık villayı ücretini ödemeden aldığını iddia etti. Albayrak da, Zaman'a çağrı yaparak ödeme dekontlarını İhlas Holding'den arzu ederlerse labileceklerini belirtti. Albayrak, Zaman'ın evin değerini abartarak bir milyon olduğunu yazdığını, gazete yönetinin bu bedeli ödediği takdirde 'villa'yı seve seve Zaman yönetimine satabileceğini söyledi.

Albayrak şunları yazdı:

"Ekrem Dumanlı'nın, gözaltından çıkınca bir canlı yayında şahsıma yönelik 'ifşaatları' ile ilgili olarak gerekli izahlarım dünkü STAR'da yayınlandı. Ama yine dün gördük ki mesele Ekrem Bey'in bir anlık kızgınlıkla sarf ettiği ve "Çok ayıp..." diye başladığı birkaç cümleden ibaret değilmiş. Gıyabımızda yargılanmış ve mahkum edilmişiz. Hatta infaz bile gerçekleşmiş!

VERİN 1 MİLYONU ALIN 'VİLLA'YI
Önce tamamen 'duygusal' sebeplerle uydurulan bir iftira uydudan merkeze taşınmış.
Konu hakkında 'savunma' mealinde tek kelime sarf etmeyi zül addederim.
İhlas Holding arzu ederse, "villa" diye sunulan müstakil evlerin satış şartlarını ve benim banka yoluyla ödediğim taksit kayıtlarını açıklar. Ayrıca, yandaki kupürde biçtikleri değer olan 1 milyon lirayı öderlerse 'villa'yı hemen devredeceğimi buradan ilan ediyorum...
Basit iftiralara tenezzül edecek kadar mı!
Bu saatten sonra artık, "Yakın zamana kadar hakkımdaki düşünceleriniz böyle değildi, hani medyada en güvenilir birkaç kişiden biri bendim. Hani nezdinizdeki kredim çok yüksekti" filan demeyeceğim. Çünkü bunların ne kadar samimi ifadeler olduğu bir tarafa, gelinen 'cinnet' halinde hiçbir şeyin bir anlamının kalmadığı da anlaşılıyor. Bu meyanda, bu seviyeye inen iftiraları ciddiye alıp kendini savunmaya kalkmanın da hiçbir anlamı ve gereği olmadığı anlaşılıyor.
Benim tespitimi ne kadar ciddiye alacaklarını bilmiyorum ama bilsinler ki...
Ben ve benim gibilerin vicdanında aldıkları mağlubiyet çok önemlidir...
Çünkü, her gün benzin döküp körükledikleri bu yangına rağmen hâlâ soğukkanlı kalmaya, (çok gerilerde kalsa da) dostluklara saygı duymaya çalışanlar bile artık hedefe konuyorsa bu, iflâsın ilânıdır."

Ayrıca bu marifetler, şimdiye kadar farklı kişi ve kurumlar hakkında yürüttükleri kampanyaların da ne kadar isabetli olduğunu daha da iyi anlamamıza vesile oluyor!
Bu yapı, bu kadar ucuz yollara başvurur hale gelmişse gerçekten, 'dönemin ABD Büyükelçisi'nin dediği gibi bir 'imparatorluğun' çöküşünü izliyoruz galiba...
Vicdanlardaki mahkumiyet çok daha önemli
Devlet içinde oluşturulan paralel yapının kalıntıları üzerinden sürdürülen 'savaş'ın ne zaman ve nasıl biteceğini bilemem. Benim bahsettiğim 'çöküş' de bu değil zaten. Bu yapı, gönüllerde ve vicdanlarda kaybetti ve asıl mağlubiyet de bu zaten. Onun için herkese sordukları, "Siz niye bu kadar değiştiniz" sorusunun, sorulabilecek en anlamsız soru olduğunu düşünüyorum ve hâlâ bu soruyu sormayı düşünenlerin önce aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum.

Eğer hesap gününe inanıyorlarsa

Bu arada meselenin manevi boyutu çok daha farklı tabii. Paraleller, sık sık müracaat ettikleri 'manevi sorumluluğu' ne kadar ciddiye alıyor bilmiyorum. Acaba, önlerine gelene hatırlattıkları o "Kul hakkı, Allah korkusu" gibi mefhumların kendileri için de geçerli olduğunu hiç düşünüyorlar mı? Meselelerini Mahkeme-i Kübra'ya havale etmeyi seven biri değilim. Ama bu sefer durum çok farklı...
İddianız doğru ise ben cezamı çekmeye razıyım. Ama iddialarınız iftiradan ibaretse siz de cezanızı çekmeye hazır olun...
Çünkü size hakkımı helal etmeyeceğim..."