Nurcular'ın oyu Erdoğan'a

Bediüzzaman Said Nursi'nin hayattaki son talebelerinden Mehmet Fırıncı: Camianın tercihi açık. Milletin Başbakan'ı tercih edeceğinden şüphem yok

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 21 Temmuz 2014 Güncelleme 21 Temmuz 2014, 01:21
Nurcular’ın oyu Erdoğan’a

İÇİNDEKİLER

Mehmet Nuri Güleç... Ya da Nur camiasında bilinen ismiyle Mehmet Fırıncı. Bediüzzaman Said Nursi'nin hayattaki son talebelerinden biri. 1940'lı yıllarda Fatih'te işlettiği Fırıncı dükkanı nedeniyle Bediüzzaman tarafından "Fırıncı" lakabı ile anılmaya başlanmış. O günden bu yana, Risale-i Nur hareketine gönül vermiş herkesin tanıdığı, sevdiği, güvendiği "Fırıncı ağabey"i. Üslubu, mütevazı duruşu, her yaştan insana gösterdiği sevecen tavırları ile bir İstanbul beyefendisi. 1946 yılında Bediüzzaman'ın eserleri ile tanışmış. 1950-1960 arasında yanından hiç ayrılmamış. Bediüzzaman hayatta iken kendisine verilen Risale-i Nur Külliyatı'nın basım ve dağıtım hizmetini vefatından sonra da sürdürmüş. Mehmet Fırıncı ile son günlerde bazı medya kuruluşlarında gündeme getirilen "iktidar Risale-i Nur Külliyatı'nı yasaklıyor" iddialarının arka planını, Nurcuların siyasete bakışını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuştuk.

- Son günlerde "Nurcular Ekmeleddin İhsanoğlu'nu destekliyor" gibi haberler okuyoruz. Bu haberler doğru mu?
Milyonlarca nur talebesinden belki birkaç kişi CHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy verebilir. Bunun da Nur cemaati açısından kayda değer bir önemi yoktur.

- Nurcular kime oy verecekler?
Üstad Bediüzzaman eserlerinde "halkçıların ırkçıları" elde ederek islamiyete zarar verebileceği kaygısını taşımakla birlikte bu milletin kendi iradesiyle o zihniyeti iktidara getirmeyeceğini beyan ediyor. Bugünkü şartlarda da milletin ekseriyetinin siyasi tercihi gayet açıktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu milletin Başbakan Erdoğan'ı tercih edeceğinden şüphem yok. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da devletin başına geçer ve hayırlı işlerine Çankaya'da da devam eder.

GÜLEN'İ UYARDIK

-
Son aylarda bazı gazetelerde "Risale-i Nur yasaklanıyor, devletleştiriliyor" gibi iddialar okuyoruz. Nedir bu iddaların dayanağı?
1990'lara kadar Bediüzzaman hazretlerinin Risale-i Nur'da isimlerini belirttiği talebeleri Risale-i Nur'ların neşredilmesi hizmetini yürütüyordu. 1990'lardan sonra ise bazı yayınevleri varislerden izin almaksızın bu eserleri yayınlamaya başladılar.

- Korsan yayıncılık yapanlar dışında bir de sadeleştirme ve tahrifat yapanlar var. Bu mesele nedir?
Vefatından sonra 1990'ların başında Fethullah Gülen ve arkadaşları Risale-i Nur eserlerini yeniden sadeleştirmeye teşebbüs ettiler. O günlerde Bediüzzaman'ın varis ve vekilleri olan ağabeyler böyle bir sadeleştirmeye Bediüzzaman'ın asla rızası olmadığını ve müsaade etmediğini söyledi. Bu görüş Fethullah Gülen'e bir mektup ile bildirildi. O günlerde mektup etkili oldu ve Gülen bu girişiminden vazgeçti.

- Peki Gülen hareketi neden yeniden böyle bir girişimde bulundu?
Bir gün haberleri izlerken bir televizyon kanalında Gülen hareketine yakın bir yayınevini temsilen genç bir arkadaş çıktı ve Risale-i Nur'ları sadeleştirdiklerini açıkladı. O gün haberimiz oldu. Ağabeyler merhum Mustafa Sungur ağabeyin kaldığı evde bir araya gelerek bu girişimin durdurulması için yeniden bir mektup kaleme aldılar. Ben de o gün orada bulunuyordum. Bütün girişimlerimize rağmen mektubu Gülen'e ulaştıramadık. Dolaylı olarak bu mektubu kendisine ulaştıracak isimlerle kesinlikle görüşmek istemediğini öğrenildi. Bunun üzerine mektup kamuoyu ile paylaşıldı.

ESERLER KORUNUYOR

- Kültür Bakanlığı neden bu düzenlemeye (Bediüzzaman'ın eserlerinin sadece Diyanet tarafından basılacak olması) ihtiyaç duydu?
Risale-i Nur okuyucuları Kültür Bakanlığı ve BİMER'e birçok şikayette bulunarak eserlerin tahrif edilmesine neden göz yumulduğunu sormuş. Bu şikayetler artınca Risale-i Nur Külliyati kamuya maledildi. Bu düzenlemeyle eserlerin topluma ulaşması için yayınlanma zorunluluğu da getirildi.

Eserlerin Diyanet tarafından basılması üstadın vasiyetiydi


Risale-i Nur eserlerinin devlet ya da Diyanet tarafından basılması üstadın görüşlerine aykırı olmadığı gibi bizzat vasiyetidir. Ve eserlerinin birçok yerinde bunu ifade etmiş ve Diyanet'in sahip çıkması, himaye etmesi, muhafaza etmesi ve neşretmesini ısrarla istemiştir. Dahası talebesi Mustafa Sungur'u dönemin Diyanet İşleri Reisi Ahmet Hamdi Akseki'ye birçok defa göndererek eserlere sahip çıkmasını istemiştir.

Nur hareketi AK Parti'ye sonuna kadar inanıyor

Bediüzzaman Demokrat Parti hükümetini desteklemiştir. Hatta 1950 yılında sandığa giderek "hangisi demokrat" diyerek oy pusulasını istemiş ve oyunu açık açık Demokrat Parti'ye verdiğini belirtmiştir. Günümüzde de muhafazakar ve demokrat misyonu AK Parti temsil etmektedir. Bu hareket de, AK Parti'nin karşısında değildir. İktidara inanıyor.

85 yıldır ilk defa özgür olduğumu hissediyorum

Başbakan ile İsmet İnönü'yü aynı karede göstererek "Erdoğan Risale-i Nur Külliyatı'nı yasaklıyor" diyenler kaale alınmamalı... Başbakan'ın icraatleri ortada. 85 yıllık hayatımda dini hürriyetlerin bu kadar özgürce yaşandığını görüyorum. Ciddiye almamak lazım. Bu iddiayı ortaya atanların başka ekonomik, siyasi çıkarları var.

İsa TATLICAN/SABAH