'Musa Dağı'nda 40 Gün'den sonra

Takvim tarih imza ve maç öncesi Türkiye'nin tek Ermeni köyünde

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 09 Ekim 2009 Güncelleme 09 Ekim 2009, 00:00

İÇİNDEKİLER

Hatay'da Musa Dağı eteklerinde kurulu şirin bir köy var. Adı Vakıflı Köyü. Buranın en büyük özelliği, Türkiye'nin, nüfusu tümüyle Ermeni yurttaşlardan oluşan tek köyü olması. İşte oraya gidip, halleri nedir nicedir sordum soruşturdum. Müthiş sıcakkanlı, dost canlısı, konuksever insanlarla tanışıp kaynaştım. Daha ilk anda gördüm ki Vakıflar Köyü'nü Ermenistan'la yarın İsviçre'de imzalanacak protokol anlaşmalarıyla haftaya Bursa'da oynanacak milli maçın heyecanı sarmış.

MUHTAR DİYOR Kİ
"
Bağımsız Ermenistan'ın ilk devlet başkanı Levon Ter Petrosyan'ın ailesi de aslen Vakıflı Köyü'ndendir" diyen muhtar Berç Kartun'u dinledim önce. "Yarından başlayarak burada şenlik var Savaş Abi. Ankara ve İstanbul'dan 20 üniversite öğrencisi Ermenistan'dan 20 öğrenciyi davet etmiş. Buluşup buraya gelecekler. Hem imza töreni hem de maçı buradan izleyip dünya barışına yapılacak katkıya tanıklık edeceğiz." Sonra köyün girişindeki kahvede oturup ince belli bardaklarda gelen tavşankanı çayla karışık muhabbet koyultuyoruz. Gururla anlatıyorlar köylerinin özelliklerini: "Köyün yaş ortalaması 50'nin çok üzerinde artık. Ne kadar delikanlımız genç kızımız varsa ya İstanbul'a ya da Avrupa'ya ya da Amerika'ya iş peşine gitti. Biz burada kalan 145 kişi organik tarım yapıp geçiniyoruz. En çok portakal yetiştiririz. Kışın seracılık da yaparız. Kooperatif kurduk ve 1 yılda 1.5 milyon dolarlık ihracat yaptık. Bu sebepten bize İhracatçılar Birliği Özel Ödülü'nü verdiler. Burası sadece Türkiye'deki değil, Ermenistan'daki yerleşim yerleri dışında dünyadaki tek Ermeni köyü biziz. Gerçi Suriye'de, Lübnan'da da Ermeniler yaşar fakat oralarda nüfus karışıktır, karmadır."

DEVLET KURULUNCA

Köyün çevresini dolaştırıp, mezarlığı, kiliseyi, seraları gezdiriyorlar bana. Tarihlerini sorunca da çok çarpıcı öykülerini bakın nasıl anlatıyorlar: "1918'de bizim köyle birlikte tüm bölge Fransız işgaline uğradı. 1921'de yapılan anlaşmayla Antakya ve civarı özerk bölge sayılıp Fransızlar'ın kontrolüne bırakıldı. Ardından Hatay Devleti kuruldu. Ama bu devlet 1939'da kendini lağvedip Türkiye sınırlarına katıldı. O dönemde Musa Dağı ve çevresindeki 22 köyden 7'sinde sadece Ermeniler yaşamaktaydı. Hatay'daki Ermeniler'in büyük bir kısmı Suriye vatandaşı olmayı seçip sınırı geçti ve Suriye'ye yerleşti. Sadece Vakıflı halkı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı tercih etti. O gün bu gündür devlete, millete, bayrağa saygılı, sevgili, kardeşçe yaşayıp gidiyoruz."

PAPAZ YOK KİLİSE VAR

Kiliseyi gezerken ibadet günlerini soruyorum. Meğer bir süredir aksamış ibadetleri. Çünkü yaşlı papazları vefat etmiş. Yeni biri gelecekmiş ama evlenmesi bekleniyormuş. Bekarları papaz yapmıyorlarmış çünkü. "Musa Dağı'nda 40 Gün" romanının ardından bölgenin bir cazibe merkezi haline geldiğini de söyleyip "Özellikle havaalanı açıldıktan sonra müthiş turist akını başladı. Dünyanın her yerinden başta Ermeniler olmak üzere akın akın insanlar geliyor. Tek bir pansiyonumuz var yetişemiyoruz" diyorlar. Köyün tek ilköğretim okulu da öğrenci yokluğundan kapanmış. Öğrenim çağındaki 5-6 çocuk ise taşımalı eğitim çerçevesinde ilçeye, Samandağ'a gidip geliyormuş her gün. Okul binası ise hem muhtarlık hem de kooperatif merkezi haline getirilmiş.

MUSA DAĞI OLAYI NEDİR
1915 olayları sırasında Samandağ ve civarındaki 7 köyde yaşayan Ermeniler toplu halde bölgedeki Musa Dağı'na çekilir. Takip edenlerle aralarında şiddetli çatışmalar olur. 18 kişi ölür aralarından. 40 gün süren direniş devam ederken sahile yanaşan Fransız gemisinden inen askerler gelip alır dağdaki Ermenileri. Gemiye bindirip Mısır'a götürürler. 3 yıl orada kalırlar. Fransız işgali başlayınca tekrar Hatay'a döner bazıları. İşte bu olaylara Musa Dağı olayları denir.

KİLİSE FAKTÖRÜ
Köy halkı kadim kilise binasını yıkarak, yerine orijinaline çok yakın bir şekilde restore etmiş kiliselerini. Bu mabedin özelliği ise İstanbul'dakilerle İskenderun ve Kırıkhan dışında aktif olan 3 Ermeni kilisesinden biri. Köylüler Türkçe, Arapça ve Ermenice biliyor. Bazıları ise işgal yıllarından kalma Fransızca'ya sahip. Okuma oranı yüzde 100. Yüzde 32'si üniversite mezunu. Kendi arazileri yetmeyince Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden arazi kiralamaya başlamışlar. Şu an işledikleri arazinin toplamı 450 dönüm.