"Erdoğan'ı İslami hassasiyetleri nedeniyle takdir ediyoruz"

Tayland Şeyhülislam Yardımcısı Sricharoen, "Tai Müslümanları olarak bu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğa'ı İslami hassasiyetleri nedeniyle takdir ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi 27 Mart 2017, 00:00 Güncelleme 27 Mart 2017, 11:49
Erdoğan’ı İslami hassasiyetleri nedeniyle takdir ediyoruz

İÇİNDEKİLER

Tayland Şeyhülislam Yardımcısı Prasarn Sricharoen, Tai Müslümanları olarak bu Cumhurbaşkanı'nı (Recep Tayyip Erdoğan) İslami hassasiyetleri nedeniyle takdir ettiklerini söyledi.

Şeyhülislam Yardımcısı Sricharoen, Bangkok'ta bulunan Şeyhülislamlık Kurumu'nda AA'ya yaptığı açıklamada, "Tüm Taylandlılar adına konuşamam ancak Tai Müslümanları olarak bu Cumhurbaşkanı'nı İslami hassasiyetleri nedeniyle takdir ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye hakkında çıkan haberleri yakından takip ettiklerini kaydeden Sricharoen, "Özellikle son dönemde İslamiyetin daha rahat yaşanması durumunu önemsiyoruz. Örneğin parlamentoda başörtüsünün serbest bırakılmasını, resmi dairelere başörtülülerin girebilmesini takdir ediyoruz. İnsanların dini inanışlarını rahatça yaşaması önemli." diye konuştu

Tayland'da Müslüman, Hrıstiyanlar ve Taoist, Hindu, Budist gibi farklı inanışların bir çatışma yaşanmadan birlikte yaşadığını anlatan Sricharoen, ülkede "az sayıda kişinin bu dinler arasında yanlış anlaşılmalar yaratmak istediğini" söyledi. Sricharoen, bu yanlış anlaşılmaların giderilmesi için Tai Müslümanları olarak gayret sarfettiklerini aktardı.

"TAYLAND'TA DEAŞ TEHLİKESİ YOK"
Şeyhülislam Yardımcısı Sricharoen, "Irak ve Suriye'de ortaya çıkan DEAŞ'a ilişkin değerlendirmesi ve Tayland'da da benzer bir tehlikenin olup olmadığı" yönündeki soruya, "Tayland'ın bir çok yerinde komitesi olan Şeyhülislamlık olarak böyle bir tehlike görmedikleri" yanıtını verdi.

Ülkedeki güvenlik birimlerinin durumu iyi takip ettiğini belirten Şeyhülislam Yardımcısı, "Tayland'da DEAŞ benzeri bir yapılanma olmaz. DEAŞ'a sempati duyan veya eğilimi olan insanları ise biz konuşarak ikna etmeye çalışıyoruz." dedi.
Tai Müslümanları ile DEAŞ mensupları arasında doğrudan bir ilişki olmadığını kaydeden Sricharoen, aşırılığa eğilimli kişileri sosyal medya hesapları üzerinden takip ettiklerini kaydetti. Sricharoen, yurtdışına okumaya giden Tai öğrencilerin de bu aşırı unsurlarla temasının olmadığından emin olmaya çalıştıklarını bildirdi.

"TAYLAND, ROHİNGYALARIN SON VARIŞ NOKTASI DEĞİL"
Myanmar'da yaşayan Arakan Müslümanlarına (Rohingya) yönelik Tayland ile Myanmar sınırında bulunan İslami Komiteler aracılığıyla çalışmalar yürüttüklerini aktaran Sricharoen, Myanmar'dan gelen Rohingya'lara burada destek ve tedavi hizmeti sağladıklarını anlattı. Tayland'ın Arakan bölgesinden kaçanlar için son varış noktası olmadığının altını çizen Sricharoen, sınırı geçerek başka ülkelere gitmeye çalışan zor durumdaki insanlara yardım ettiklerini söyledi.

"Tayland'da Müslümanlar ayrımcılık yapıldığını hissediyor mu?" sorusuna Sricharoen, "Tayland yasaları önünde herkesin eşit olduğunu, gerçekte de toplumda Budist ve Müslüman ayrımı olmadığını, bu iki toplumun uyum içinde yaşadığı" yanıtını verdi. Sricharoen, ülkede iki toplum arasında bir ayrım olduğunun ilk kez 11 Eylül saldırıları sonrasında farkedilmeye başladığına dikkati çekti.

Şeyhülislam Yardımcısı Sricharoen, geçen yıl hayatını kaybeden Tayland Kralı Bhumibol Adulyadej'in ülkedeki Müslümanlara ciddi destek verdiğini, Kur'an-ı Kerim'in Taiceye çevrilmesi, cami yapımlarına arazi satına alma ve inşaatlarına maddi kaynaklar aktarma dahil bir çok yardımı bulunduğunu anlattı.

"ÜLKEDE 4 BİN CAMİ VAR"
Tayland'a İslamiyetin 4 yüzyıl önce geldiğini aktaran Sricharoen, Taylandlıların İslamiyeti Malay Müslümanlar, Çinli Müslümanlar ve tüccarlar yoluyla tanıdığını anlattı.

Müslüman nüfusun yaklaşık 10 milyon olduğu Tayland'da 4 bin cami bulunduğunu belirten Şeyhülislam Yardımcısı, sadece başkent Bangkok'ta 200 cami olduğunu kaydetti.

Tayland Şeyhülislamlık Kurumu olarak tek olduklarını ve çatısı altında 300'e yakın bölgesel İslami Komite bulundurduklarını anlatan Sricharoen, camilerin tamamında imam, hatip ve müezzinler bulunduğunu, her camide 15'e yakın görevli veya gönüllünün hizmet verdiğini bildirdi.

Sricharoen, hükümetin bu görevliler için ödeme yapmadığını ancak küçük çaplı destekler verdiğini, bu camilerin de yerel desteklerle hayatta kalmaya çalıştığını aktardı.