Büyücülerin silahı tılsım

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 24 Temmuz 2009 Güncelleme 24 Temmuz 2009, 00:00

İÇİNDEKİLER

Yapılan büyüler kesinlikle sonuç verir mi? İşte bunun garantisi yok. Büyüyü herkes yapamaz ve her yapanın büyüsü de tutmaz. Üstelik, kaş yapayım derken, göz çıkarma tehlikesi de var! Büyü yapabilmenin temel şartı cinlerle irtibata geçebilmektir. Bu özellik ise her insanda bulunmaz. Cinlerle irtibat kurmak ve büyü yapabilmek yeteneği nesilden nesile geçer. Halk arasında buna "el vermek" de denilir. Ancak, her el alan insan bu yeteneği kullanamayabilir. Bu işlemleri yapabilmek için kişinin yaratılıştan gelen bazı özelliklere de sahip olması gerekir. Üzerine bir de uzun yıllara dayanan tecrübe eklenmelidir. Aksi taktirde, yapılan işlemlerde sonuç genellikle hüsran olur. Büyü ve büyü işleriyle uğraşan insanlar, genellikle şeytani cinleri kullanırlar. Şeytani cinler kötülük yapmakta, Rahmani cinler ise bu kötülükleri ortadan kaldırmakta etkili olurlar. Bir cini ya da cin grubunu bir insana musallat etmenin belli kuralları vardır. Büyü yapılırken, bazı ayetler ve tılsımlar kullanılır. Bunu da her insan değil, ancak o işlerle ilgilenenler bilirler. Tılsımlar, belli kurallara göre bazı sayılar yan yana getirilerek üretilir. Ondan sonra da işlemler cinlere bırakılır. Cinler, yaratılışları gereği başkaca bir işlem yapmadan bu tılsımlar aracılığı ile harekete geçerler. Tılsımla harekete geçen cinler, paralı asker gibidir. O tılsımın gereğini hayatlarının sonuna kadar yerine getirirler. Adeta tılsımın esiri haline gelirler. Sonunda ölüm bile olsa o tılsıma bağlı olarak hareket ederler. Cinler, insan gibi muhakeme yapamazlar. Kendilerine verilen veya yaptıkları işi mantık süzgecinden geçirmezler. İyi ya da kötü değerlendirmesine girmezler. Asker gibi verilen görevi yerine getirirler. Tısım, onların hayatıdır. Yapılan tılsımlarla istenildiği gibi yönlendirilebilirler. Cinlerle irtibat sağlayan her insan onları yönlendirebilme gücüne sahip değildir. Bazen bunun tersi de olabilir. Cinlerle irtibata geçen kişi onların emrine girebilir. Gizli alemlerin çok az kişi tarafından bilinen önemli sırları vardır. Cinleri yönlendirebilmek ve onları kullanabilmek için bu sırları çok iyi bilmek gerekir. İnanılması güç, ama... Cinler insana musallat olduklarında bir mikrop gibi bedeninde dolaşabilirler. O insanın düşüncelerini etkileyip, psikolojisini bozabilirler. Sürekli vesvese verirler. Bu şekilde süren bir hayat, zaman içinde o insanı alabildiğine yıpratır. Medyumlar ve cinci hocalara göre, cinler insanlar üzerinde aklın alamayacağı kadar önemli etkiler yaratabilirler. Mesela, hiçbir tıbbi rahatsızlığı olmayan insanların çocuk sahibi olmasını bile engelleyebilirler. Özellikle de eski Sovyetler Birliği'nde bazı tıp profesörlerinin bilimin çare bulamadığı durumlarda cinlerle irtibat sağlayan medyumlardan yardım istedikleri bilinmektedir. Şaman dinine mensup Altay Cumhuriyeti'nde bazı kamlar sürekli olarak tıp fakültelerinde doktorlara yardımcı olmaktadır. Yapılan büyüler her insanda aynı sonucu vermez. Kişinin direncine ve inancına göre farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Bir insanı perişan eden bir işlem, bir başka insanı pek fazla etkileyemeyebilir. Çünkü, gizli alemlerin gizli sırları olduğu gibi insanoğlunun yaratılışında da önemli sırlar bulunuyor. "Büyü" denilince hemen korkup telaşa düşmenin anlamı yok. Yeryüzünde büyü denilen bir işlem olduğu gibi, bunun çareleri de var. Yapılan büyünün etkilerini ortadan kaldırıp tamamen yok etmek mümkün. Bu yeteneğe sahip olanlar, önce büyüyü hapsediyorlar. Sonra da "aldırma" denilen metotla ortadan kaldırıyorlar. Eğer büyü hapsedilmeden alınmaya kalkılırsa dağılıyor ve toplanıp ortadan kaldırılması daha güç bir hale geliyor. Büyünün etkilerini ortadan kaldırma işleminin nasıl yapıldığına gelince... Bu güce sahip olanlar, uzun uzun anlatsalar da pek çoğumuzun bunu algılayabilmesi zor. Çünkü onlar normal insanlardan farklı özelliklere sahip oldukları gibi, aynı zamanda önemli bazı sırları da keşfetmiş durumdalar. Genellikle bu sırları başkaları ile paylaşma konusunda oldukça cimri davranıyorlar.