27. Uluslararası İstanbul Film Festivali tüm hızıyla sürüyor. Hatta bazı filmlerin kapalı gişe oynaması, konulan ek gösterimler bana geçmiş yılların görkemini hissettiriyor. Festival son yıllardaki en başarılı, en zengin programıyla karşımızda. Festival'in açılış töreninde gösterilen 'Karamel', daha ilk geceden herkesin gönlünü fethetti. Lübnanlı kadın yönetmen Nadine Lahari'nin filmi herkesin dilindeydi. Beyrut'ta bir güzellik salonunda bir araya gelen 5 kadının hikayesinin anlatıldığı 'Karamel', sıcak bir dostluk filmi. Savaş nedeniyle gündeme gelen Beyrut'u bir de farklı bir yönüyle göstermesi açısından da ilginç. 'Tanrıkent' filmini hatırlatan konusu ile Brezilya'dan gelen 'Özel Tim' tam bir sürprizdi. Polis ve gettolardaki uyuşturucu tacirlerinin ilişkisini anlatan film, sert diliyle herkesi etkiledi. 'Bin Yıllık Hayır Duası' samimi, 'Hayatın Hızı' enteresan, ustaların filmleri 'Leopar', 'İkiye Bölünen Kız', 'Bir Sarışının Aşkları' her dem lezzetli, Hint filmi 'Düşüş' olağanüstü etkili ve Marin Scorsese'nin Rolling Stones belgeseli 'Shine a Light' bir baş eserdi. 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü' alan Cluadia Cardinale'nin 'Leopar'ın gösterimine katılıp, seyirciyle söyleşi yapması da Festival'in en heyecanlı anlarından birisiydi. Festival 2. haftasında zenginlik açısından ilk haftayı aratmayacak. Norveç yapımı 'Kadın Gibi Geçti', 'Uluslararası Altın Lale' yarışmasının iddialı filmlerinden. Yarışmanın bir diğer iddialı ismi ise 'Yumurta'. Hüseyin Karabulut'un 'Gitmek' filmi ise merak ettiğim yarışma filmlerinden. Rock'n roll'un doğuşuyla ilgili bir fabl olan 'Honeydripper', Peter Greenaway'in son filmi 'Gece Bekçisi' merakla izlenecek diğer filmler. İran filmi 'Gece Otobüsü', İngiliz filmi 'Kabil'in İşareti', Avustralya'dan gelen 'Talih Yolları', 'Sinemada İnsan Hakları' bölümünün gözde filmleri.
Sabah Gazetesi'nin tema sponsoru olduğu 'Dünya Festivalleri'nden' bölümünde ise yasa dışı göçmen işçiler sorunun işleyen Ken Loach ustanın filmi 'İşte Özgür Dünya...' İyiliğin ve kötülüğün doğasına incelikli bir keşif yolculuğu Alexander Sokurov'un 'Aleksandra'sı, bir efsanenin peşinde herkesi sürükleyecek olan 'Ulzhan' ve 2008'de Rusya adına Oscar'da yarışan Milhakov'un '12'si kaçırılmaması gereken filmler.
SİYAD: 40 Yılın En İyileri bölümünde de Ömer Kavur imzalı Yusuf Atılgan uyarlaması 'Anayurt Oteli' ile F. Ford Coppola'nın Joseph Conrad uyarlaması olan 'Kıyamet' izlenebilir. 'Kıyamet' yönetmenin yeni montajı ile ilk kez Festival'de seyirci ile buluşacak. 200 film olur da Festival'de hiç Türk Sineması olmaz mı ? Elbette olur. Türk Sineması'nın son dönem yapıtlarının bir araya geldiği bu kapsamlı bölümde 'Ulusal Yarışma', Yarışma Dışı ve Belgeseller başlıkları altında 20'yi aşkın film yer alıyor. Müzisyen, ressam ve yönetmen Mehmet Güreli'nin merakla beklenen filmi 'Gölge', Türk Edebiyatı'nın önemli yazarlarından Peyami Safa'nın 'Selma ve Gölgesi' kitabının uyarlaması. 'Babam ve Oğlum' ile gişe rekorları kıran Çağan Irmak'ın son filmi 'Ulak', namus cinayetlerini tartışmaya açan 'Saklı Yüzler', suç ve ceza, görev ve sorumluluk gibi konuları kendisine mesele edinen Derviş Zaim'in son filmi 'Nokta' bu bölümde izlenebilir.
"Günlük hayatın sıradanlığından, gündemdeki tartışmalardan biraz uzaklaşmak istiyorum" diyorsanız, buyrun festivale. Emin olun memnun kalacaksanız.
Büyük emeklerle her yıl bu festivali düzenleyen tüm İKSV çalışanlarına teşekkür ederim.