Milli İrade Günü
Bugün seçim meçim yazamayız. Anket zibidiliği de sona erdi. Kurtulduk. Çünkü yasaklar başladı. Artık. Mevlam neylerse güzel eyler hesabı, seçmenneylersegüzeleyler diyeceğiz. Demokrasi öyle diyor.
***
Demokrasi deyince aklıma geldi. Sandığa gitmek güzel bir şeydir. Birincisi... Güncel anlamda güzeldir. Sabahtan kalkarsın, güzel bir kahvaltı edersin. Sonra okkalı bir kahve. Yanında bir cigara tellersen yakışır. Sonra, ev ahalisinden seçmen yaşı gelmiş olanları toplayıp, sandığa doğru yola çıkarsın.
***
Bir bayram havası eser memlekette Kolay ve basit değildir. Seçmen oy vermektedir, boru da değildir. Milli İrade sandığa yansıyacak, oradan da tekmil memlekette hakimiyet tesis edecektir. Buna teori ve pratikte: Milli İradenin egemenliği denir.
***
Bu anlamda, seçmen çok bilinci olsun veya pilav üstü az bilinci olsun fark etmez. Tam tersi, bilinç oranı ne kadar azalıyorsa, milli egemenliğe katılma duygusu o kadar fazla gurur verir seçmene...
***
Seçim mahallerinde işlemlerin son derece ciddi, sessiz ve vakur bir havada yürütülmesi de bunu gösterir. Gerek seçmen, gerekse seçim yetkilileri hep birlikte çok yüksek ve tarihsel bir görevin ifa edildiği hissini paylaşırlar. Her bir seçmen, müteakip başbakan ve bakanlar kurulunu tek başına seçiyormuş havasındadır. Bu normaldir de. Bizimki gibi, 42 milyon seçmenin bulunduğu devasa bir ülkede bile, her bir oy, 42 milyonda bir gibi görünse de, sonuç itibariyle daha büyük anlamdadır. Çünkü oylar birer birer toplanarak sonucu meydana getirirler. Tayin edici olan, kaç kişinin aynı kararda olduğudur.
***
Yurttaşların oy vermesi... Serbest seçimlerin, kapalı yapılması ve açık sayılması realitesi... Tarihi bakımdan büyük öneme haizdir.
***
Düşünün ki, insanoğlunun binlerce yıllık tarihinde, seçimlerin yapılması ve buna demokrasi adının verilmesi, henüz çok kısa bir geçmişe sahiptir. Daha 60 kadar yıl önce kadınlarımız seçim sandığına yaklaşamıyorlardı bile. Ne politik, ne sosyolojik ne de kültürel anlamda düşünceleri sorulmuyordu. Merak bile edilmiyordu. Her şeye erkekler karar veriyordu.
***
Daha eskiye, topu topu bir asır önceye giderseniz eğer, erkeklerin fikirlerinin de sorulmadığını görürsünüz. Çünkü o tarihlerde insanoğlu, esas olarak, imparatorluklarda, krallıklarda yaşıyorlardı. Tepedeki kral ne derse o oluyordu. Halk, bizdeki tabiriyle kul idi.
***
Önce ham demokrasiye, sonra çok partili çoğulcu demokrasiye geçildi. Bugün ise en azından entellektüel anlamda, tam teşekküllü demokrasiyi arıyoruz ama olsun, buna da şükür. İnsanoğlunun demokrasiyi bilmediği, seçim nedir görmediği eski yıllara nazaran bir yüzyıl değil sanki yüzlerce yıl ileride sayılırız. Sıradan bir yurttaşın, basit bir vatandaşın, sokaktaki insanın diyelim, seçme ve seçilme özgürlüğünün anayasal teminat altına alınmış olması, insanoğlunun görüp görebileceği en büyük kazanımlardan ve aşamalardan biridir. Anayasa'daki en temel hak ve özgürlüklerden biridir.
***
4-5 yılda bir de olsa sandığa gidip, özgürce ve öznel iradesi ile oy vermesi, işte bu sebeple yurttaş için en büyük sevinç ve gurur kaynağı sayılmalıdır. Her işin bir mantığı vardır. Tabii ki 4-5 yılda bir gidilecekti sandığa. Hergün değil. Ama işte tam da bu sebeple, seçmenin verdiği karar, milletinin, kendisinin ve yurdunun belirli bir dönemini ve geleceğini belirleyecektir. Demokrasinin erdemi de burada yatar. Seçimlerimiz, ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun.