Babası Sadri Alışık, annesi Çolpan İlhan, dayısı Attila İlhan. Rahmetli babası Sadri Alışık'ı andırsa da, görünen o ki dayısına çekmiş. Dayı Attila İlhan da bu benzerliğin farkına varmış olacak ki, bir gün yeğenine şu sözü söylemiş: "Seninle ben, İkizler burcunun karanlık çocukları gibiyiz." İşte kendi ağzından Kerem Alışık...
* Şiir yazmaya halen devam ediyor musunuz? Aşkı, şiiri ve kavgayı çok seviyorum. Bu yüzden de ölene kadar şiir yazacağım. Dayım Attila İlhan'ın ölümünden sonra şiir yazmaya karşı olan isteğim artarak devam ediyor. Onun aşkı hepimizin aşkıydı. Onun kavgası hepimizin kavgasıydı. Onun dili hepimizin diliydi. O, şiiri bana sevdiren yegane insandı.
* Dayınız Attila İlhan şiirlerinizi beğenir miydi? Son dönemde yazdığım şiirleri beğenerek okuduğunu söylerdi. Artık kendi tarzımı oluşturduğumu dile getirirdi.
* Oyunculukta da babanızı taklit ettiğiniz yazılıp çizilmişti. Bu sizin için zor olmadı mı? Zor olmaz olur mu? Hayatla iki kere mücadele etmek zorunda kaldım. Hayata bakışım ve ses tonum babama benziyorsa, bu benim suçum mu? İnsanlar hep şunu unuttu: Ben, Sadri Alışık'ın oğluyum. Babama benzememden doğal bir şey ne olabilir ki? Sadri Alışık'ın taklidi değilim. Babamın taklidini yapan, başka kötü niyetli insanlar.
* Bir söz var: 'Erkek çocuk dayıya çekermiş.' Attila İlhan'la hangi yönleriniz benziyordu? Birçok özelliğimi rahmetli dayımdan almışım. Dayım hep bana İkizler burcunun karanlık çocukları olduğumuzu söylerdi. O da tıpkı benim gibi mahçup, utangaç, kalabalıklardan hoşlanmayan bir insandı. O da yalnızlığı çok severdi. Ben de onun gibi uzun zamandır yalnızlığı seçtim. Bu yüzden, her şeyimi bilen tek insandır dayım. O gitti; kağıda kaleme döküyorum sırlarımı.
KOLLARIMDA CAN VERDİ
* Dayınız öldüğünde neler hissetmiştiniz? Ölümünden bir gün önce 2 bin okuyucusuna kitap imzalamıştı. Bu yüzden eve keyifli gelmişti. Aynı günün akşamı yanından ayrıldım. Ertesi gün akşamüstü annem aradı. Sesi çok kötüydü. "Çabuk eve gel. Dayın çok kötü" dedi. Yolda, "Allah'ım ne olur onu bizden alma" diye dua ediyordum. Koşarak odasına çıktım. Sıkıca sarıldım. Galiba o anda son nefesini veriyordu. Sonra kollarımın arasında öldü. Hüngür hüngür ağladım.
* Doktor çağırmadınız mı? Hayır. Anneme dedim ki: "Dayımın öldüğünü bu gece kimseye haber vermeyelim. Bu geceyi son kez dayımla ve acımızla beraber baş başa geçirelim."
* Sizi böyle bir düşünceye yönelten şey neydi? Çünkü Attila İlhan'ın öldüğünü duyan herkes eve hücum edecekti. Son yolculuğunda onunla yeteri kadar beraber olamayacaktık. Oysa ki ben, onunla son kez baş başa olmak istedim. Acımızı doya doya yaşamak istedim. Sabaha kadar başucundan ayrılmadım. Defalarca ellerinden öptüm. Doyasıya sarıldım, kokusunu içime çektim. Cansız bedenenin bakarak sabaha kadar ağladık. Sabah olduğu vakit ambulans çağırdık. Eşe dosta haber verdik. O nedenledir ki çoğu insan, dayımın sabah saatlerinde öldüğünü sanır. Oysa ki gece 22:20 sularında hayata veda etti.
* Hayırlı bir evlat olduğunuz söylenir hep. Peki oğlunuz Sadri'ye nasıl bir babasınız? Hep hayırlı bir evlat olmaya çalıştım. Aynı zamanda iyi bir babayım. Oğluyla top oynayan, ona yol gösteren, eğitebilen ve gerektiğinde kızgınlığını çekinmeden gösteren bir babayım. Beni hem çok seviyor, hem de benden çok korkuyor.
* Dayınız Attila İlhan, babanız Sadri Alışık'ın oyunculuğunu beğenir miydi? Çok beğenirdi; ama hep söylediği bir söz vardı: "Türk sineması Sadri Alışık'tan gerektiği gibi faydalanamadı." Dayım, babamın drama oyuncusu olduğuna inanmıştı. Babamın komedi filmlerinde oynamasına karşıydı. TRT'de gösterilen 'Kartallar Yüksek Uçar'ın senaryosunu dayım yazmıştı. Dizideki 'Banazlı İsmail' karakterini dayım, sırf babam için yazmıştı. İMKANSIZ AŞKLAR
* Şiiri, aşkı ve kavgayı sevdiğinizi söylediniz. Aşk şiirleri yazıp; ama aşksız bir hayatın içinde olmak nasıl bir duygu? Aşkı yaşayıp öldürmektense, aşkı yaşamayıp büyütmeyi tercih ediyorum. Aşk akılda kaldığı kadar, hayatta güzel kalmıyor. Aşkı yaşayınca azaltmaya başlıyorsun. En büyük aşk, imkansız aşktır! Bu aşktır size şiir yazdıran. Ben, o şiir bana yazdıran kadınları sevmişimdir; ama uzaktan.
* Dayınız gibi müzmin bekar olmak, annenizi kızdırıyor mu? Bu zamana kadar annemde tuhaf şeyler sezdim. Galiba halimden memnun. Hayatımda biri olursa ona ilgimin azalacağından endişe duyuyor. Bekar olmamdan asla şikayetçi değil.
* Siz iyi bir aşık mısınız? İyi bir aşık olabilirim. Evlerin bir kokusu vardır. Evlere bu kokuyu veren şeyin, kadın olduğuna inanırım. Evimin kokusunu değiştiren bir kadınımın olmasını çok isterdim. Bir kadına aşık olmayı özledim. Hatta bir kız çocuğu sahibi olmak istiyorum.
* Aşk kapınızı kaç kez çaldı? Çok çalmıştır. Her erkek gibi benim de aşklarım oldu. Mutluluklarım, kocaman hüzünlerim olmadı desem, yalan söylemiş olurum. Aşkı yaşayarak yaşadığım ilişkilerim de oldu; aşkı yaşamadan yaşadığım ilişkilerim de.
* Sibel Turnagöl ile yıllar önce boşanmanıza rağmen hâlâ karı- koca gibi bir duruşunuz var. Bunun nedeni sizce ne olabilir? Birincisi, ikimiz de boşandıktan sonra başka bir evlilik yapmadık. İkincisi, aile kavramı ruhunu yitirmedik. Dostluğumuzu sürdürüyoruz. Üçüncüsü, ikimiz de hayatımızda bir başkasının olduğunu deklare etmedik.
* Neden tekrar evlenmediniz? Evlilik noktasında bir başkası ile buluşamadım. Sibel ile boşanacağımı düşünmemiştim. Kendi kendime, "Bir kere evleneceğim ve boşanmayacağım" derdim. Tekrar evlenirsem, her şeyin tam olmasını isterim. Yaşadığım ilişkilerde her şeyi tam olarak yaşayamadığım için evlenemedim.
Servisi 
