Türkiye'de "siyasi refleks" çok tuhaf işliyor. Ak Parti'nin son seçimde aldığı oy 10 milyon 848 bin. Türkiye'deki seçmen sayısı 41 milyon 407 bin. Ak Parti'ye oy vermeyenlerin sayısı 30 milyonun üstünde. Ama görüntü şu: 30 milyon kişi, 10 milyon kişinin desteğini alan bir partiden korkuyor, çekiniyor, ona karşı ittifak, hatta "milli mutabakat" arayışına giriyor.
***
Hafta başındaki yazıda ayrıntısıyla değinmiştik. "Hülle" dediğiniz şey, kanuna karşı "hile". Partiler, "hülle"ci oluşumlar üzerinden Meclis'e girmenin yollarını arıyor. Peki bunu neden istiyorlar? Çünkü Ak Parti'ye destek vermeyen 30 milyon kişiden sadece 6 milyonu CHP çatısı altında Meclis'e temsilci gönderebildi. Küskün olan 9 milyon kişi, Meclis'te temsil edilmek istemediği için oy kullanmadı. Geçersiz oyların sayısı 1 milyonu aştı. 14 milyon kişinin oy verdiği isimler "baraj" nedeniyle Meclis'e sokulmadı. Yani kanun da vatandaşa "hile" yapıyor.
***
Yeni bir seçim dönemi yaklaşıyor. Rahşan Hanım ve Demirel, bu 30 milyonun Meclis'te temsil edilmesi ve iktidarı ele geçirmesi için çaba gösteriyor. Ama sonuç şimdiden belli: Sağ ve sol birleşmeyecek.
***
Bu arada, herkesin kendilerine karşı seferber olması, Ak Parti yöneticilerini memnun ediyor. Çünkü son seçimde kullanılan oyların yüzde 25'ini alan partileri, sahip olduğu gücün çok üzerinde gösteriliyor. Bu da partiyi çekim merkezi yapıyor. Demirel rakam kullanmayı çok severdi. Şimdi sormanın tam zamanı: Yüzde 25 mi büyük, 75 mi? O halde korkmanın ne anlamı var? İktidarı değiştirmek mi istiyorsunuz? Baykal'ın dediği gibi: "Sandığa koşun..."