Lige verilen ayrılığın "tornasında" şekillenmiş bir Fenerbahçe vardı dün gece. İtalya'ya gitmeden önce hatalarından arınmasını beklediğimiz takım, ilk yarıda geceyi aydınlatan bir futbol oynadı. Anelka'nın ayakları dün gece "altın kaplamaydı." Futbola acıkmışlığını her haliyle belli ederken, Milan maçının "bela adamı" olmanın sinyalini verdi. Ankarasporlu Şenol da Milanlı Stam'ı andırıyordu zaten. Ve iştahlı Anelka, Şenol'la dişe diş, kora kor mücadeledeydi. Appiah, evladiyelik bir futbolcu. Sahayı bu kadar derinlemesine kullanan ve hücumu düşünen biri, dün geceki Fenerbahçe'nin ilk sebebiydi. Fenerbahçe, ihtiraslı oynadığı dakikalarda, buyurgan defansı vei Volkan'la kuru gürültüye pabuç bırakıyordu az daha. Pita'nın golünü, Alex'in büyülü ayakları ödeştirdi. Ardından ilk yarı biterken Aurelio roket fırlattı.
***
Fenerbahçe iyi oynarken bile kalesinde öylesine tehlikeler buluyor ki, bunun sebebi Luciano... Luciano eli cebinde oynuyor. Bu sorumsuz adam, dün gecenin en davetkar adamıydı. Bir felaketti... Göbekten yaşanan tehlikeler ve Fenerbahçe defansındaki "sahte yakınlaşmalar", Milan öncesi berbat fragmanlardı. Muhteşem bir taraftarın önünde, rakibe bu kadar pozisyon vermek, büyük takım olmanın doğasına aykırıdır. Fenerbahçe'de Milan maçında defans sahnesi değişmeli. Yoksa Shevchenko'nun arayıp da bulamadığı bir defans anlayışı Fenerbahçe'de mevcut.
***
Ankaraspor önce hafife alındı da, sonrasında yedi başlı ejdere dönüştü. Onca pozisyon yaratan forvet beceriksizdi, kaleci de talihsizdi. Nemli bir Eylül akşamında, içler acısı defansına rağmen, diri bir Fenerbahçe izledik. Ama salı gecesi ateşli ve boğucucu bir hava kütlesi bekliyor onu. Milan forvetinin de Ankaraspor forveti gibi "beceriksiz" olması tek dileğimiz. Çünkü "düşler aynasında" görülenlerle, defansif gerçekler arasında ürkütücü gerçekler var.