İddia ediyorum. Bu ülke işçi ve memurun sırtından geçiniyor. 2.5 milyon memur, 5 milyon işçi, resmen ve alenen eziliyor. Hatta sömürülüyor. Boğaztokluğunaçalıştırılıyor. Hatta ve hatta, işçi ve memurların çoğuna sefalet ücreti layık görülüyor. Biliyorsunuz, hükümet ile memur sendikaları arasında son günlerde gerginlik yaşanıyor. Nedeni de, memurların zam istemeleri. "Paraistemebenden,buzgibisoğurumsenden"diyebirlafvarya,hükümetintavrıaynenbunabenziyor. Zam istedi diye, memurlara kızıyor. Geçim sıkıntısı içindeki memura, yüzde 5-6 oranında zam yapmaya kalkışıyor. Yüzde 10 zammı bile çok görüyor. Sayınokurum... Memur dediğinin, eti ne budu ne? Yani ücreti ne ki? 700-800 milyon lira alan bir öğretmenin maaşına yüzde 10 zam yapsan ne olur yapmasan ne olur... Yüzde 10 zamla, bu öğretmenin eline 70-80 milyon lira fazla para geçecek. Buparahangiderdedermanolurki! Sadece öğretmenler mi, doktorlar mağdur, hemşireler mağdur, din görevlileri mağdur... Polis mağdur, kaymakam mağdur... Niçin?Hergeleniktidarfaturayıçalışanlarakesiyordaondan. - "Enflasyonla mücadele edeceğiz" diye ücretleri dondur. - "Bütçe açığını kapatacağız" diye vergileri yükselt. - "Tasarruf yapacağız" diye yan ödemeleri kıs. Ücretler, maaşlar sabit kalsın, buna karşılık ÖTV'yi, KDV'yi yükselt. Buyöntemlefiyatlarıfrenlemeyi,babamdayapar. Devlet böyle yapar da özel sektör durur mu? O da devleti örnek alıyor. İşçisine "Bak Devlet Baba bile evlatlarına yüzde 5 zam yapıyor. Sen şimdi daha fazla istersen ayıp olur" diyerek, para musluklarını kısıyor. 2001krizindenberiizlenenbupolitikalaryüzünden,Türkiye'dekiücretlerneredeyseÇin'inoünlüücretleriileeşitlendi. Afrika düzeyine indi. Düşünün bir kez. 5 yıllık bir tekstil işçisinin eline hala 550-600 milyon lira geçiyor. Bu para mutfak masrafına, kiraya, çocukların harçlığına yeter mi? Yetmezama,işsizliğingözükörolsun.Sesçıkartamıyor. Ama sendikalar giderek uyanıyor. Harekete geçiyor. Devlet ve işveren çalışanını böyle ezmeye devam ederse, sendikal ortam gerginleşir. Bunu da unutmamak gerek.
Eskiler, "Hafızaı beşer nisyan ile maluldür" der. Bugünküdille,"İnsanaklıunutmaklaözürlüdür"diyebiliriz. Gerçekten de ne çabuk unutuyoruz. Artık 17 Ağustos depremi, yıldönümleri dışında aklımıza bile gelmiyor. Oysa,5yılöncetümTürkiyeşokagirmişti.Çökenbinalar,ölen20bindolayındakikişi.Sokaktakalanlar. "Şöyle önlem alacağız, böyle önlem alacağız" nutukları. Televizyonlarda saat başı deprem programları. Konferanslar, toplantılar... "Çürükbinalarıyapanlardanhesapsoracağız"tehditleri... Unutuldu gitti işte. Depremin sembolü haline gelmiş Veli Göçer'in durumu ne oldu, bugün çoğu kişi bilmiyor bile. Oysaonunyaptığı10sitede117kişihayatınıkaybetmişti. Bunun hesabını vermesi için kendisi adalete teslim edildi. Ne mi oldu? Yıkılanbinalaroradayken,ölenlerbelliyken,yargılama5yılsürdü. Veli Göçer ve ortağı sonunda 25 yıla mahkum oldu ama, o da Yargıtay tarafından bozuldu. Sonuçta,bugüninşaatcinayetiişleyenmüteahhitlerdenhiçbirihapistedeğil. Galiba en iyisi unutmak. Unutmasanız ne olacak ki...
***
DİPNOT * DİE'ye göre, Türkiye'de ortalama aile büyüklüğü 4.2 kişi.