Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa 16 Mart 2005

Polisten bir şikayet var

İhtiyaç duyulmayan şeyin kıymeti de olmaz. Örneğin, çoğu kimse için, şişesi 1 milyara satılan değerli şaraplar hiçbir anlam ifade etmez.
Bu şarabı 5 YTL'ye verseniz, almaz. Örneğin, işiniz düşmediği zaman polis sizi pek ilgilendirmez.
Ne zaman ki başınıza trafik kazası, hırsızlık, gasp gibi olaylar gelir, o zaman "Polis imdat" diye bağırırsınız.
Bu gerçeğe rağmen, son aylarda polisten şikayetler arttı. Hırsızlık ve gasp olaylarının yaygınlaşmasında, kusurun Emniyet güçlerinde olduğuna inananlar çoğunlukta.
Üstelik de Kadınlar Günü nedeniyle yapılan gösterideki dayak olayı, polisin imajını iyice zedeledi.
Emniyet mensupları, kendilerine yönelik eleştiriler konusunda çok hassaslar. Hatta, bu tür eleştirilere kızıyorlar.
Ancak, tepkilerin azalması biraz da onların elinde. Onlar daha dikkatli ve daha hassas olmalıdır.
Size şimdi anlatacağım olay, bir okurumun başına gelmiş.
Fuat Sayıner isimli okurum, başına gelenleri, belgeleriyle bir dosya halinde bana göndermiş.
Anlattığı olay, özetle şu:
Fuat Sayıner, emekli maaşını almak için İstanbul Elmadağ'daki bir bankaya gider. Arabasını da yakın bir sokağa park eder.
Maaşını alıp döndüğünde, arabasının çekilmekte olduğunu görür. Hemen görevli polise koşar. Emekli ve hasta olduğunu, hatasını kabul ettiğini anlatır. Kendisine ceza yazılmaması için ricada bulunur.
Ancak görevli polis memuru, buna rağmen cezayı keser.
Fuat Sayıner'in ifadesine göre, bir de üstelik yakasına yapışıp küfür eder.
Bununla da yetinmez, arabasına bindikten sonra Sayıner'in yüzüne tükürür.
Okurumun özetle anlattıkları böyle. İş bu noktaya kadar niçin gelmiş. Polis memuru niçin bu kadar tepki göstermiş, bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var. 70 yaşındaki Fuat Sayıner'e, bu olay çok dokunmuş .
Bunu gurur meselesi yapmış. Karakola gidip, polis memurundan davacı olmuş.
Bununla da yetinmemiş, şikayetini birer dilekçe ile İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile İstanbul Trafik Şube Müdürü Ali Kemal Hanlı'ya iletmiş.
Umuyormuş ki, bu şikayetleri üzerine hiç değilse Emniyet'e davet edilir ve şikayetçi olduğu polis memuru ile yüzleştirilir.
Ama öyle olmamış.
Kendisine, sadece Emniyet'ten cevabi bir yazı gelmiş.
Bana da gönderdiği bu ilgili yazıda deniliyor ki: Fuat Sayıner'in, kendisine hakaret ve küfür ettiğini belirttiği polis memuru hakkında iddialarını doğrulayacak tanık ismi veremediği, polis memurunun fiili saldırıda bulunduğu, sinkaflı küfür ettiğine dair sübut delil elde edilemediği için dosya işlemden kaldırılmıştır.
İşte, okurumu yıkan cevap da bu olmuş.
Polisin ifadesi yeterli görülerek, kendisine olay bir daha sorulmamış bile. Polis memuru da herhalde, "Evet ben suçluyum. Vatandaşa çok kötü muamele yaptım" demeyecekti.
Böyle bir olay başına gelmese, gururu kırılmasa, 70 yaşındaki Fuat Sayıner niçin davacı olmak için uğrasın? Niçin sağa sola dilekçeler yazsın? Okurum gibi ben de beklendim ki, Fuat Sayıner hiç değilse Emniyet'e çağrılsın. Polis memuru ile yüzleştirilsin.
Mağdur vatandaşın, lafla da olsa gönlünü alınsın.
Polis memuru usulen uyarılsın. Hiçbiri yapılmıyor. Çünkü polis, vatandaşın polisi olduğuna inanmıyor.
Kendisini onun üzerinde görüyor. Bütün mesele de bu zaten.

***

Üretim artmıyorsa, sanayi üretimi ve ihracat nasıl artıyor?

Ben, bazı ekonomi profesörlerini futbol yorumcularına benzetiyorum.
Benzer yönleri, her ikisinin de desteksiz atmaları.
Bunlar TV ekranlarına çıkarlar, bağırıp çağırırlar. Hiçbir şeyi beğenmezler.
Herkesin "Gol" dediğine "Aut" diyerek, keçi gibi inat ederler.
Böyle iri iri, aykırı laflar söyledikleri için de bir anda ünlü olurlar.
Önceki akşam, bir ara gözüm SKY Türk ekranına takıldı.
Ekranda, Prof. Dr. Osman Altuğ var. Hani şu ekonomi konularında şovları ile ünlü profesör.
Her devrin iktidarına "Beni danışman yapın" diye başvuran kişi.
Yine esip gürlüyordu. Efendim, Türkiye'de üretim yokmuş. Alınan dış kredileri yiyormuşuz. Her tarafa market açarak, tüketimi körüklüyormuşuz. Üretim olmadığı için de ekonomik durum çok kötüymüş.
Anlattı da anlattı. Karşısında oturan Meriç Köyatası da hiç sormadı.
"Peki Hocam, madem üretim yok da kapasite kullanım oranı niçin artıyor? İhracat, nasıl oluyor da 70 milyar dolara fırladı?" diye.
Hocamız hızını alamadı, "70 milyonu, Gelir Vergisi mükellefi yapmak lazım" diye haykırdı.
Bu hesaba göre beşikteki, kundaktaki çocuklar bile vergi mükellefi olacak ki, doğrusu büyük buluş.
Atın bakalım, nasıl olsa meydan da ekranlar da boş.

***

DİPNOT
AB ülkelerinde çalışan Türkler'in ortalama yıllık geliri, 19 bin euro.

Fax : 0212 3543791
GÜNCEL
Türk'e Türk'e sınırdışı
Kanada'da mühendislik okuyan İsmail Güner (23), kadın...
Ona nasıl kıydılar
Öğretmene piyango
Elveda Gözde
Balık yağı zekayı vuruyor
Kadın, sese aşık oluyor!
Ve ilik bulundu
SPOR
Müthiş Müthiş teklif!
Sarı-Lacivertliler, sezon sonunda İnter'den ayrılacağını açıklayan...
Fener'den daha iyiyiz
Büyüklere ceza yağdı
Avrupa'da başarı şartı
Bahane yok
Aslara kelepçe
Sergen yetişecek
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
ISTANBUL - Par. Bul. 14 C,Par. Bul. 8 C
ANKARA - Par. Bul. 11 C,Açık -2 C
IZMİR - Par. Bul. 18 C,Açık 7 C
ANTALYA - Açık 20 C,Açık 9 C
ADANA - Par. Bul. 18 C,Par. Bul. 9 C
EKONOMİ
IMKB E: 26.547,170 D:% -1,45
DOLAR S: 1,299 D:% 0,27
EURO S: 1,729 D:% 0,00
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
     
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Papatya | Astroloji | Ana Sayfa
     
     
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu