"Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik" OrhanVeli
Annem, beni doğurmaya Çanakkale'ye gitmiş.. Kendi anasının, babasının ve ebe olan teyzesinin yanına.. Bir vapurda, ambarda, babamla el ele.. Kız kardeşimi de öyle, yine Çanakkale'de.. 40 günümüzü doldurunca getirmiş İstanbul'a.. En küçüğümüz için, o işi işleyememiş.. İskenderun'dan Çanakkale'ye gitmek, o tarihlerde mümkünsüz bir iş.. Çanakkale uzak, çok uzak.. Bu günler, Çanakkale, Gelibolu günleri.. Artık yaşlanmış gönlümün, çok kırılgan oldukları bir günler.. Çok koyuyor bana, çok.. O ANZAK günlerinde, binlerce Avustralyalı'nın, Yeni Zelandalı'nın dünyanın ta öbür uçlarından gelip Çanakkale'de, Gelibolu'da ölmüş insanlarını devamlı ziyaretleri.. Hep geliyorlar, savaşta can vermiş insanları için.. Her türlü saygıyı ve hatta tapınmayı yapıyorlar oradaki ölüleri için.. Geceleri, şimdi o topraklarda yatan ölülerine sarılıp uyuyorlar.. Onları hiç unutmadıklarını sergiliyorlar yeni kuşaklara..
***
Bizim orada 450 bin ölümüz var.. "Çanakkalegeçilmez.." i yapan 450 bin ölü askerimiz.. Yeninesil.. Senede 450 kişimiz bile, gidip ziyaret etmiyor onları.. Ben, Çanakkale Şehitler Abidesi yapılırken çok bulundum o topraklarda.. O siperlerde.. O kafatası ve kemik kırıntıları içerisinde.. O Anzaklar ki ülkemizi istilaya gelmişler ve ölmüşlerdi.. Bizimkiler vatanlarını savunurken.. O Anzaklar'ın Çanakkale Gelibolu ziyaretlerinde, dünyanın onlardan söz edişlerinde, içimde oraların yangınları.. Ne çocuklarımız biliyor, ne gençlerimiz, ne de.. Mehmet Akif'in "Safahat" ında anlattığı "Asım'ınnesli" ne oldu? "Asım'ınneslidiyordumya,nesilmişgerçekİşteçiğnetmedinamusunu,çiğnetmeyecek" Kendi en yakın tarihini, ateşle olan imtihanını bilmeyenlere ve de onlara öğretmeyenlere vahlar olsun, vah vahlar olsun.. Hep yazacağım, bıkıp usanmadan yazacağım.. Güya 16 Mart Şehitler Günü ve ardından 18 Mart.. Tarihin gördüğüt en anlamlı, şerefli destanlar.. Ve biz güya bu günleri anıyoruz.. Orada, toprağa toprağa düşmüş şanlı askerler, yattıkları yerden başlarını kaldırıp bizlere bir "Hastirrr.." çekmiyorlarsa eğer, belki de umutlarını tamamen kestiklerinden ötürüdür.. Ve bu, en çok İstanbul'un utancı olmalıdır.. Şimdilerin İstanbul'unun beyleri, ağaları, soyanları, sahiplenenleri, koltuklarında oturanları, toptan utanmalıdır.. Çanakkale'de 450 bin Türk evladı öldü; tek düşman eli İstanbul'a uzanmasın, çizmeleri sokaklarında dolanmasın diye.. Yıllardan beri yazar dururum.. Fotoğraflarını çektirip görüntületirim, Edirnekapı'da yatan o Çanakkale şehitlerimizin acıklı ve mustarip hallarını.. (SonGüneydoğu'daşehitdüşengençlerimizinanaları,babaları,atalarıbakmasa,okabirleribirgülistanadöndürmese,kimbiliroyığınlarındahallarıniceolurdu?Çanakkale'deölenlerinartıkkimseleriyok..Askerlerdenbaşka..) İstanbul'un Edirnekapı'sında, Çanakkale Savaşları'nda şehit düşmüş beş bin asker yatar.. Güya.. Yolunuz düşerse gidin bir bakın oralara, onlara.. Hal ve durumlarına.. Sözüm meclisten dışarı, orası çöplük mü, mezbelelik mi, yoksam şehitlik mi siz karar verin artık.. Senede bir kez üstünkörü bir temizlik.. Daha sıcaklıkları üstünde Doğu, Güneydoğu şehitlerine ne yaptık ki, artık doğaya karışmış "Çanakkale'ninkahramanaskerlerine" gerekli saygıyı, özeni gösterelim.. Üfürüp sallamaya geldi mi "Azizvatannn!" diye mangalda kül bırakmayan bazıları, gidip bir Edirnekapı'ya baksınlar hele.. Elin oğlu Avrustralya'dan, Yeni Zelanda'dan geliyor, ölülerinin topraklarına yüz sürmek, onları saygıyla anmak için..
***
O şehitler ki, 450 bin askerden bazıları: - MülazımSaimMustafaEfendi-Üsküdar - OnbaşıAliMehmedoğlu-Misis MustafaoğluKazım-Rusçuk AhmetSalim-İstanbul Daha, daha.. Daha çoookkk..
Meçhulasker.. Geçmiş zamanlarda da yazmıştım, bir de "MeçhulAsker" .. 1960'larda birtakım yeni yollar açılırken İstanbul'a kazmayı vurmuşlardı en acımasız şekillerde, Edirnekapı'ya da.. Orada şehitlerin yattığı yerlere de .. Kazmayı vurmuşlar ve öylesine bulmuşlardı onu, nefer elbiseleri içerisinde yatarken.. Giysileri tekmil kan.. Hiç ölmemişçesine dipdiri.. Bozulmamış bir hallerde.. Öyle yatıyor.. Çanakkale'den ölü dönenlerden.. "Eybutopraklariçintoprağadüşmüşasker.." lerden biri işte.. Sessiz sedasız kaldırmışlar, mezarlıkta, Mehmet Akif'in yanındaki özel bir parsele gömmüşlerdi.. Hani Mehmet Akif'in: "VuruluptertemizalnındanuzanmışyatıyorBirhilaluğrunayarab,negüneşlerbatıyor" dediklerinden biri.. Ne bileni vardı onun, ne de gidip geleni.. Başka bir yerlerde olsaydı, anıt mezarı yapılırdı.. Türbeye döndürülürdü orası.. Çiçeksiz bir günü geçmezdi.. Ve bu işlerle ilgili sual ettiğinizde, verilen cevap hep aynıydı.. Tahsisatımızyok.! Tahsisatınız batsın.. Bu şehirde yılda en az iki kez kaldırım indirip kaldırmaya para var ama, o şehitlerin anıları için yok..
***
Haydarpaşa'da bir İngiliz Mezarlığı vardır.. İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in Türkiye'yi gelişinde, uçaktan iner inmez ilk gittiği yer orası olmuştur.. Kırım Savaşı'nda ölen İngiliz askerler yatar orada.. Kısa bir süre önce, bir televizyon kanalında bir belgeselini gördüm.. Biliyordum ama bir kez daha utandım.. Bir çiçek bahçesi ki, bal dök yala.. Oraya seyre git, için açılsın.. Alabildiğine yemyeşil.. Heyy, hoppp.. Duydunuz mu, İngiliz Mezarlığı dedim.. İngiltere'de değil.. Kadıköy'ün ayağı dibi Haydarpaşa'da.. Ölülerin mezarlığındaki mermerler tahribata uğradığında, yenileri ta İtalya'lardan getiriliyor.. Özel bekçileri, korumaları var.. Askerler, onların günümüzdeki silah arkadaşları olmasaydı, belki de hiç hatırlamazdık onları.. Şehitlerimizi.. Çanakkale'yi.. Yuf olsun bizlere, hepimize..