Futbolun merdiven boşluğuna düşen "Sorumsuzluk" maçın geç başlama sebebiydi. Bu disiplinsizlik Galatasaray yöneticilerinin disiplinsizliğidir. Galatasaray'ın iştahlı başladığı maçta Fenerbahçe korkularına sadık komutan Daum'un istediği gibi oynadı. Fantezisi beraberlikti Fenerbahçe'nin. Ürkekti, işgal edilmeye itiraz etmeden usulca bir puanı alıp sıvışmak hesabındaydı. "Yanmayı unutmuş bir Fener" vardı sahada. Gol yollarını kendiliğinden kapatan, orta alanda pas yapamayan ve buna karşılık geçen maçların aksine bol faul yapan bir takım... Sarı-Lacivertliler'in bütün direnme noktalarında gardı düşerken sadece Rüştü ayakta kaldı. Gecenin direksiyon hakimiyeti Galatasaray'daydı. Futbolun ipek yolunda gezinen sadece Sarı- Kırmızılı oyunculardı. Sabri futbolun çayırında yerinde duramayan taylar gibiydi. Hakan Şükür ve Necati Ateş, Fenerbahçe kalesine pozisyon yağdırıyordu. İlk yarının sonunda Hakan Şükür'ün dokunamadığı bir pozisyon var ki, "Kendine dargın pabuçların hikayesini" anımsattı tribünlere. İkinci yarıda Fenerbahçe'nin menzili aynıydı. Galatasaray'ın da hızı. Ligin lideri, kendi yarı alanına kapanırken Daum'un korkaklığının temsilciliğinden vazgeçmedi. Mehmet Yozgatlı ve Servet'in gölgeleri gövdesinden güçlüydü. Orta alanda Selçuk kendini ele veriyordu yine. Bu kadar kolay pozisyon verenler gole de davetiye bastırdı ve Necati sefaletin barikatlarını birer birer aşarak golünü attı. Bu gol Galatasaray'ın mücadelesine iade edilen puanların bedeliydi. Dün gece futbolun teni alev alevdi. Teri Sarı-Kırmızı... Ve Galatasaray hak ettiği 3 puanı aldı. Büyük maçların küçük adamı Daum, yaptığı "Muhteşem hataların" bedelini Fenerbahçe'ye ödetti. Korkmak yenilmektir. Fenerbahçe yenilmeyi hiç bu kadar hak etmedi. Alex, uyandırılmayı bekleyen heykeldi. Kaç zamandır alıştığımız futbolun başka boyutundaydı. Diğerleri de Manchester maçının berbat dublörleriydi. Sahanın en iyi oyuncuları Sabri ve Cihan Haspolatlı'ydı. Cem Papila'ya gelince... Hakemliğin sahte bir sureti gibiydi. Hiç kimse bu ülkede yürekli hakem masalına beni inandıramaz. Dünkü maçı futbolcular yönetti, Papila değil. Tuncay'a yapılan penaltıyı görmek için hem yürek isterdi, hem göz. Ne göz vardı Papila'da ne yürek.