İpe dizilmiş sıra sıra boncuklarla yapılmış kapının şıngırtısı, nihayet bir müşterinin geldiğine işaretti. Yaşlı bir adam girdi içeri. "Hoşgeldiniz" dedi dükkan sahibi. "Bayram için hayal istiyorum" dedi müşteri. Dükkan sahibi güldü. "Memnuniyetle, yalnız gülüşünüzü tartmalıyım. Sizde kalan güzelliklere uygun bir hayal vermek için..." Adam acı acı güldü, dükkan sahibi "Pek değerli bir gülüş değil" dedi. "Ama yine de size layık bir hayal verebilirim." Adam hayal satıyordu da, kaç zamandır işleri kesattı. Küçük loş bir dükkandı. Dışarıdan bakıldığında kışkırtıcı bir davet vardı ama, acı gerçeklere tutsak olanlar, zincirini kırıp da dükkana giremiyordu. Kaç zaman sonra gelen ilk müşterisini karşısına oturttu adam. "Gözlerinizi kapayın" dedi, müşteri gözlerini kapadı. "Kendi bayramlarınızın kapısını çalın" dedi. Müşteri kapıyı çaldı, içeri girdi. Geniş bir evin içindeydi. Lokumlar vardı masada. Güleç yüzlü bir dedenin elini öptü önce, sonra gözlüğü burnuna inmiş bir ninenin. Sonra annesinin, babasının... Harika bir sıcaklık vardı evin içinde. Bir saygı imparatorluğunun içindeydi çocuk. Sokaklarda lunapark kurulmuştu, balonlar uçuyordu. Üzgün hayatlara üç günlük ara verilmişti de, çocuk kendini sinemada buldu. 15 dakika arada Alaska dondurma yiyordu. Akşam gökyüzü de lunapark olacaktı bütün çocuklara. Ay'da salıncak kurulacaktı. Müşteri uyandı. "Teşekkür ederim" dedi, hayal satan adama. "Bu hayali torunlarım için alıyorum. Bayram sabahı lokumların yanına koyacağım." Elindeki bozuk paraları uzattı. "Yoo" dedi dükkan sahibi. "Bu paralar yeniden değer kazandı. Siz o demir paraları bayramda çocuklara verin." Müşteri mutlu bir yüzle dükkandan çıkarken, hayal satan adamın yüzünde de güller açıyordu. İki gün sonra bayram... Gerçeklerin hayalleri yendiği bir dünya icat ettik. Yaşlı yürekler, eski bayramların heyecanıyla çarparken, bir yandan yalnızlık kuşları pencerelere çarpıyor bayramları. Oysa bir cisim hızla yaklaşıyor dünyamıza. Her bayramda biraz daha...
***
Ağaya isyan!
Köylüler yürüyor artık. Diyarbakır'ın Bismil ilçesi Sinanlı köylüleri, ağalarına karşı isyan başlattılar. Yıllardır kuzuların sessizliğinde yaşayanlar, şimdi tapulu arazilerini geri istiyorlar. Biraz geç kalsalar da, insanca yaşamanın kapılarını yumrukluyorlar. İnsanlar uyansa da, ağaları besleyen düzeni yıkmak kolay değil. Çünkü "politikağalar", böyle ağaların can dostu. Köy ağalarının kimlerden cesaret aldığını söylemeye de gerek yok. O yüzden böyle isyanlar, ancak gazetelerde küçük haber olur. Gerçekten ağalığa karşı olanlar, önce çağdaş ve namuslu insanlara oy vermeyi öğrenecek.
***
Aklından geçenleri Dün gece yakaladım Senin bana meylin var Gözlerinden anladım
Özlerken uzak durma Bildiğini okur zaman Bir alev yarat benden O alevde sen de yan
Gökte yıldızlar gibi Benim de kalbim yetim Seninle eğlenmek değil Evlenmektir niyetim HakkıYALÇIN