İpekten bir sonbahardı hava. Avrupa düşlerinin en tehlikeli virajında, üç puan sergisi açmıştı tribünler. Galibiyet de, o tribünlerin "ilahi emriydi" sanki. Ama Avrupa'da başladığı her şeyi yarım bırakan bir Fenerbahçe gerçeği de, pusuda bekliyordu, her zamanki gibi. İlk dakikalarda az taktikli hesaplaşmalar vardı, defansif tedbirlerin öne çıktığı. Fenerbahçe, yine ölü toplardan canlı pozisyonlar yaratmak düşüncesindeydi. Orta alanda verdiğimiz mücadeleyi, rakip alanda çoğalmada gösteremedik. Tipik bir Daum klasiğiydi sergilenen... Lyon, kendini unutturduğu zaman, sarı ile lacivertin arasına gizlenmiş "kırmızı ajanlar" gibiydi. Üstelik bizim salına salına yaptığımız hücumlara karşılık, onlar çabuk ve pratikti. Ama bir başka Tuncay vardı dün gece. Fenerbahçe'nin kilit noktasıydı Tuncay. Ayak bastığı yerler, bir bereket tarlasıydı ilk yarı boyunca. Sanki gizli bir geçit bulmuştu Avrupa'ya açılan ve arkadaşlarına sinyal veriyordu, mücadele biçimiyle. Tuncay yetmedi, yetemedi. Ama ah Fener'in o sağ yanı. Kanser yanı... O kanattan öylesine çok pas hatası yapıldı ki... Deniz yine hantaldı. Serkan boşlukta kendini arıyordu. Servet, kendi yüzünü tırmalayan kediydi. Ve Lyon forvetinden daha çok "sakınılması gereken" bir tehlikeydi Fenerbahçe için... İkinci yarıda sağ kanatta Mehmet Yozgatlı ile hayat bulacağımızı sandık. Dakikalar ilerledikçe, ruhuna kavuşan bir Lyon bulduk. Lyon'un yüzünü değiştiren usta cerrahlar vardı da, Daum o sırada gözleriyle mezar kazıyordu Fenerbahçe'ye. Yanımdaki çocuk, "Püsküren ejderha" sandı Lyon'u. Fenerbahçe futbolcular da, "Gel öcü ye beni" diyordu sanki. Rüştü golü yedi, sonra bir gol daha... Hoşça kal treni kalkmak üzereydi ki, Nobre, beraberliğe bilet kesen kondüktörlüğe soyundu. Attığı gol birkaç dakikalık panik yarattı Lyon için, biz yine oralı olmadık. Dünkü maç, Daum'un ipliğini pazara çıkaran maçlardan bir yenisidir. Bana sorarsanız "Duvar yüzlü Daum", yenilmek için hile yapan berbat bir kumarbazdı. Ben sadece tribünlerdeki "onurlu koro" için üzüldüm. Neyse, hiçbir macera mutlu bitmek zorunda değil. Galibiyetin peşinden gidemeyen Fenerbahçe, berbat bir sonuca teslim oldu. Ligde talihin elinde lider olanlar, Avrupa'da yine gerçeklerin oyuncağı oldu. Korkak gemiler batmaya mahkumdur. Kendi karasularında bile... Maçın bitiminde derin kesilmiş tırnak acısı kaldı. Ya da tam anlamıyla yürek acısı...