Türkiye'nin AB macerasında Akil Adamlar Komisyonu'nun raporunun açıklandığı günlerde, Genişlemeden Sorumlu üye Günter Verheguen de, Diyarbakır'daydı. Avrupa'nın önde gelen siyasetçilerinden oluşan Akil Adamlar Komisyonu, Brüksel'de yayımladığı raporda AB'ye "Türkiye fırsatını kaçırmayın" mesajı verirken, eski bir Nazi subayı olan Verheugen, bir yandan ağzımıza bir parmak bal çaldı, diğer yandan da küstahça davranarak açıklamalar yaptı. Türkiye'yi teftiş turunun ilk ayağı olan Ankara'da, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşen Verheugen'e "Ruhban Okulu'nu açma ve azınlıklara mülklerini istedikleri gibi idare etme" sözü verilince, Nazi Subayı mutlulukla Diyarbakır'a uçtu. Varır varmaz da, PKK'lı teröristlere baş sağlığı ziyaretini ihmal etmeyen Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yanında soluğu aldı.
Haklı olarak 'eseri' ile övündü Bundan sonrasını TV'lerden izlemişsinizdir. Nazi Subayı'nın Diyarbakır programı naklen yayınlandı ve Türkiye'ye müstemleke muamelesi yapan birinin küstahlıklarına çanak tutuldu. Verheugen'i kucaklayanlar, onun için Türkçe-Kürtçe ve İngilizce'den oluşan duvar ilanları hazırlamışlardı. Haklı olarak "eseri" ile övündü Nazi Subayı!.. Konuşmasında "Kürt sorunu bizim için çok önemliydi. Belirli aşamalar katledildi ancak hala büyük problemler var" diyerek, bölücülere umut verdi. Bundan cesaret alan Belediye Başkanı da "Kürtçe ders olarak okutuluyor ama atılması gereken birkaç adım daha var" dedi. Herhalde görüşmenin basına kapalı bölümünde de bu adımlar konusunda fikir birliğine varıldı!
Gariban insanların Azrail'i İşte o pozlar verilirken, canlı yayınlarda bir cümle işitti herkes... Nazi Subayı'nın ilgi ve alakasından zafer sarhoşu olduğu her halinden anlaşılan Belediye Başkanı, şöyle dedi: - Bölgedeki barış ortamını sağlamak için öncelikle zindandakilerin çıkartılması lazım. Vay beee!.. Sanki zindandakiler düşünce suçlusu! Can yakmadılar, insan öldürmediler! Hepsi masumların katili, hepsi "Halkım" diye hitap ettiği bölgedeki gariban insanlarımızın da Azrail'i. Eğer o ağızdan çıkan sözler bu katilleri kastetmiyorsa, o zaman kimlere mesaj verildi? Tabii ki, İmralı'da yatan bebek katillerinin başına... Onun için af çıkartılması bu şekilde gündeme getirildi ve Verheugen adlı müfettişe istekler böyle iletildi. Devletimiz bu tür oyunlarla müstemleke muamelesi görürken "sessiz devrimler" yaptığımızı belirterek övünenler yok mu; işte onlara şaşıyoruz. Kim hesabına çalışıyorlar acaba?