Cahili sırtında taşımak, oturup dinlemekten daha kolaydır... Cehalet ateşinin yakmadığı orman yoktur... Cehalet ademi mahrum eder her saadetten... Ne güzel söylemiş atalarımız, büyüklerimiz değil mi evlatlarım. Cehalet kadar kötü bir şey yoktur yeryüzünde, çünkü cehalet insanı ipe götürür. Şu "sanat" camiasında, magazin dünyasında "çok okuyup" da aslında cahil olan o kadar çok insan var ki evlatlarım, saymakla bitmez. Mesela Helin Avşar... Hülya Avşar'ın kız kardeşi olmak dışında bir meziyeti var mı bilmem.
***
Bu kızcağız gitmiş İsviçre'lere işletme okumuş, 3-4 yabancı dili sullar, seller gibi konuşurmuş. Ama ne yazar cahil ki ne cahil. Hem de öyle böyle değil çocuklarım, Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak kadar. Doktora "serumcu", tren kazaları yüzünden "kara trafiği dursun", Fevzi Çakmak'a "Korkmaz", Cumhuriyet'in kuruluşuna 1953 diyen bir insandan bırakın vatana, millete, memlekete gelecek hayrı, kendisine ne hayır gelir merak ederim doğrusu. En iyisi bulsun zengin bir koca, otursun evinde. Dışarı da çıkmasın ki, başka gençler cehaletiyle zehirlenmesin.
***
Gerçi hafıza-ı beşer, gelir bir gün şaşar. Ablası Hülya Avşar'ın durumu da böyle değil mi evlatlarım. Para kazanma konusuna gelince zekanın en üst noktasını kullanırlar, ama yaşadıkları memleketin tarihini bilmezler. Cehalet bu yüzden cesurdur evlatlarım. Sen hiçbir şey bilmeden Savaş Ay gibi bir gazetecinin karşısına oturup konuşmaya çalışırsan, böyle rezil olursun. Marifet üniversite bitirmek, üç-beş yabancı dil bilmek değil çocuklarım, soru sormazsanız, okumazsanız, gezmezseniz, öğrenemezsiniz çocuklarım. Bakın yine tansiyonum yükseldi, gözlerinizden öpüyorum. (*) Aşık Veysel