Dünyanın örnek gösterdiği liderlerden biri olan Mustafa Kemal'in önderliğinde emperyalizme karşı verdiğimiz mücadeleden galip çıkarak kurduğumuz bu devletin adına Türkiye Cumhuriyeti Devleti dendi. Anadolu insanı bu devletin çatısı altında egemen olarak yaşadı. Mustafa Kemal'in en önemli başarılarından biri de yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında tek yürek olmasını bilmiş bir milleti ön plana çıkartmasıydı. Ülkemizde yaşayıp ana dilleri farklı olanlar, üst kimliğimiz Türk şemsiyesi altında yaşamaktan ve anılmaktan mutluydular. Et-tırnak misali bütünleşildi Yakın tarihimize baktığımızda fitne-fesatla başkaldıranlara da rastlarız ama bunlar sadece bir bölgede ve doğrudan emperyalizmin kuklalarıydı. Cumhuriyet sayesinde kaynaşmamız daha arttı. Mensubiyet şuuruyla Türk olmanın gururunu taşıdık. Askerlik görevini ifa eden gençlerimiz birbirleriyle can kardeşi, kan kardeşi oldular. Karadenizlisi, Güneylisi, Egelisi, Doğulusu, Batılısı yürek yüreğe verdi. Özellikle yüksek tahsil çağına gelip (faraza) Diyarbakır'dan Edirne'ye giden bir genç orada hayat arkadaşını tanıdı. Tersine, Diyarbakır'a giden bir gencimiz de bölge insanıyla tanışarak kısmetini buldu. Böylece ayrılık tohumları yok oldu ve et-tırnak misali bütünleşildi. Şimdi kendi vatanımızda, durduk yerde başımıza iş açmaya kalkışıyoruz. Birkaç kendini bilmez ile emperyalizmin günümüzdeki uşaklarının yaygarası ile dışımızdaki düşmanların dayatmalarıyla farklı dillerde farklı politikalar geliştiriyoruz. Bir bütünü kendi ellerimizle yok etmeye ve ayrıştırmaya çalışıyoruz. İnsanlarımız uzaklaştırılıyor Türkiye'nin Başbakanı ile "Türk" olmaktan ziyade Türkiyeli olmayı öne çıkartıyor. Hiçbir gerçekle bağdaşmayan bu anlayışla sözümüz ona demokratik zenginliği yansıtıyor. Hülasa; hiç iyi şeyler olmuyor ve insanlarımız farkına varmadan birbirlerinden uzaklaştırılıyor. Boşnakça, Arapça, Lazca, Çerkezce, Kürtçe gibi yayınları ana dilleri olanlar bile hayretle karşılayıp mantıksız buluyor, buna rağmen devletin temsilcileri ile kurumlar ısrarlı davranıyor. Belki Kürtçe konusunda ısrarların fazla olu- şu ve mücadelenin bir şekilde taban bulması söz konusu ama, geniş kitlenin de bu aykırılıktan hoşlanmadığı anlaşılıyor. Elhasıl, kendi kuyumuzu kendimiz kazıyoruz. Yargıtay C. Başsavcılığı bile kapatılan DEP Davası'nın yeniden görülmesini istiyorsa, tv'lerde etnikçilik gırıla gidiyor, Hulki Cevizoğlu gibi milli kimliğin temsilcilerine "Ceviz Kabuğu" programları çok görülüp yayınları kaldırılıyorsa, bu ülkede işimiz çok demektir. Yılmak yok, kırılmak hiç yok. Allah, nurunu tamamlayacak ve Türkiyemiz kıyamete kadar Türk Milleti'nin vatanı olacaktır.