Avrupa Komisyonunun ilaç soruşturması süreci ile ilgili yazıma, Sağlık Bakanlığının verdiği cevaba dünkü köşemde yer vermiştim. Sağlık Bakanlığı bürokratlarının imzasız verdiği cevap, maalesef gerçeği yansıtmaktan ziyade sadece cevap verilmiş olsun diye yazılmış bir yazıdır. Bakan Akdağ'ın bu konularda hassas olduğunu biliyorum. Sanırım bürokratlarını bu konuda uyarır. Bakanlığın bana yazdığı cevapta, Bioeşdeğerlilik raporları konusunda basına intikal eden olay ile AB ilaç soruşturması arasında bir ilginin bulunmadığı belirtiliyor. Bakanlığın bu değerlendirmesi gerçeği yansıtmıyor. Bioeşdeğer veya muadil ilaç üretebilmek için, daha önce Sağlık Bakanlığı'ndan ilaç ruhsatı almış bir ilacın olması gerekiyor. Türkiye'den ruhsat alınmış bir ilaç yoksa bunun muadili de olmaması gerekir. Bioeşdeğer veya muadil ilaç üretimi için ruhsat talep edilirken, gerekli bilgi ve belgeler arasında muadili yapılacak ilaca ait gizli nitelikli kişisel veriler / bilgiler de bulunabilir. 'Data protection Veri Koruması' olarak adlandırılan ve uluslararsı anlaşmalar kapsamında korunması gereken bu konu, dolaylı yoldan AB'nin söz konusu soruşturması kapsamına girer. Soruşturma metninin 'Gelişmeler' başlıklı bölümünde (ikinci paragraf son cümle) bu konuya şu şekilde değinilmektedir. Ayrıca, söz konusu şikayette, firmaların pazarlama onay prosedürünün önemli bir parçası olan, veri korumasından faydalanamadıkları da vurgulanmaktadır.' Sağlık Bakanlığının yazısındaki 'Veri koruma' konusu bioeşdeğerlilikten ve ruhsat onayından ayrı bir konu olup, yazınızdaki bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.' Görüşüne katılmak mümkün değildir. Veri koruması ile ilgili bir başka düzenlemeyi de hatırlatmakta yarar vardır. 4067 sayılı kanunla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması Eki, Ticaretle bağlantılı Fikri Haklar Anlaşmasının; Bölüm 7 Madde 39 da ''Açıklanmamış Bilgilerin Korunması'hükümleri, Veri koruması konusunun ana kaynağıdır. Avrupa Birliği (AB) Konsey tüzüğü ve diğer ülkelerdeki benzeri yasal düzenlemelerin kaynağı da büyük olasılıkla bu hükümlerdir. Erdoğan Hükümeti, Avrupa Birliğindan 2004 sonunda tarih almak için olağanüstü gayret gösterirken, aynı amaçla TBMM, uyum yasalarını çıkartmak için geceli gündüzlü çalışma sergilemektedir. Bir taraftan AB uyumu için yasa çıkarıyorsunuz, öte yandan bu yasalara aykırı uygulamalar yapıyorsunuz. Sağlık Bakanlığı bürokratlarının yaptığı budur. Bakanlık bürokratları, hem kendi Bakanlarını ve hem de hükümeti bu yanlış uygulamaları ile sıkıntıya soktuklarının farkında değildirler. Ancak unuttukları bir şey var. Sizin bu tür uygulamalarınızın faturasını 70 milyon Türk halkı ödemek zorunda kalıyor. Buna hakkınız yoktur. AB den tarih almak için, ülke ülke gezen Başbakan Erdoğan ve sıkıntıyı çeken halka yük getiren bu bürokratik anlayışının da hesabının sorulması gerekir. Bakanlığın cevabi yazısında yer alan diğer iddialara da yarın cevap vereceğim.
Daha önce yayımlanmış yazılarıma, www.aydinayaydin.com adresindeki Günlük Yazılar bölümünden ulaşabilirsiniz.
